TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
TMMOB
Çevre Mühendisleri Odası
5 HAZİRAN DÜNYA ÇEVREGÜNÜ

5 HAZİRAN DÜNYA ÇEVRE  GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI

" çevre bizim değil, biz çevrenin bir parçasıyız" 

            Doğal çevrenin korunması amacı ile 1972 yılında İsveç‘in Stokholm kentinde Birleşmiş Milletler Çevre konferansı yapılarak, çevrenin ileri düzeyde kirlenmesine karşı üye ülkeler ortak çözüm yolları aramışlardır. Bu toplantıda alınan bir karar ile dünyada yaşanan çevre kirliliklerine karşı farkındalık yaratmak ve çevre koruma bilincimizi arttırmak amacıyla 5 Haziran Dünya Çevre günü olarak kabul edilmiştir. 
             Hızla artan dünya nüfusu , buna bağlı olarak artan nüfusun gereksinimlerini karşılamak için gelişen teknoloji ile artan sanayileşme, bilinçsiz uygulanan tarımsal faaliyetlerin çevreyi oluşturan ana unsurlardan olan hava, su ve toprağı olumsuz yönde etkilediği bilinmektedir. 
            Oysa Yaşadığımız  bu gezegende, beden ve ruh sağlığı için gerekli olan tüm ihtiyaçlarımızı; canlı ve cansız varlıkların bir arada yaşadığı çevreden karşılıyoruz. Doğumdan ölüme kadar nefes almaya programlanan bedenimizin en önemli gereksinimi olan oksijeni, vücudumuzun %70‘ini oluşturan suyu sağlıklı ve temiz bir çevreden karşılamak her bireyin ve tüm canlıların hakkıdır. İnsanoğlu içindeki en güzel duyguları, çevresi ile etkileşimiyle paylaşır ve büyütür. Bu açıdan bütün canlıların çevre ile etkileşimde olması kaçınılmazdır. Birey olarak çevre bizim değil, biz çevrenin bir parçasıyız. 
            Çevre sorunları hem dünya toplumları hem de ülkemiz için büyük bir tehdit olmaya devam etmektedir. Unutmayalım ki;
-       Her yıl çevresel kirlilikten dolayı 3 milyondan fazla 5 yaş altı çocuk hayatını kaybetmektedir.
-       Her yıl 100,00`den fazla deniz kuşu ve deniz memelisi çevresel kirlilik nedeniyle ölmektedir.
-     Çevresel kirliliğin fazla olduğu bölgelerde yaşayan insanlar, daha az kirlilik olan bölgelerde      yaşayan insanlara göre %20 daha fazla kanser olma risk altındadır.
-        Birçok  canlı türü yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. 
-        Çevre kirliliğinden kaynaklı küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği sonucu ; Son 20 yıl içerisinde oluşan afetlerin %90`ının sel, fırtına, sıcaklık dalgaları ve diğer hava   olaylarından kaynaklandığı tespit edilmiştir (Yaşanan toplamda 6457 afet, 606.000 kişinin yaşamını yitirmesine, 4.1 milyar insanın yaralanmasına ve evsiz kalmasına mal olmuştur. Kuraklık nedeniyle ise 1.1 milyar insan zarar görmüştür) .
-    Türkiye`de 2015 Yılında Kaydedilen Meteorolojik Karakterli Doğal Afetlerin Kısa Değerlendirmesi raporunda, 2015 yılında 731 adet afetin rapor edildiği belirtilmektedir. Bu sayı 2014 yılında 500 adettir.
-    Gözlemlenen iklim değişikliği nedeniyle ülkemizin orta kesimlerinde yoğun kuraklık ve yer altı suyunun tükeneceği belirtilmekte, deniz kıyısındaki alanlarımızda ise toprak kayıplarının olacağı tahmin edilmektedir.
-   Tüik  envanter sonuçlarına göre, 2014 yılında toplam sera gazı emisyonu CO2 eşdeğeri olarak 467,6 milyon ton (Mt) olarak hesaplanmıştır. 2014 yılı emisyonlarında CO2 eşdeğeri olarak en büyük payı %72,5 ile enerji kaynaklı emisyonlar alırken, bunu sırasıyla %13,4 ile endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı, %10,6 ile tarımsal faaliyetler ve %3,5 ile atık takip etmektedir.
-  Kişi başı seragazı emisyonları artmıştır. 1990 yılında kişi başı CO2 eşdeğer emisyonu 3,77 ton/kişi olarak hesaplanırken, bu değer 2014 yılında 6,08 ton/kişi olarak hesaplanmıştır.
            Türkiye; yer şekilleri, dağları, akarsuları ile ormanın bozkıra, bozkırın denize yakınlığıyla yeryüzünde olağanüstü, bir çevre çeşitliliğine sahiptir.Ülkemiz, tabii alanlar bakımından dünyanın en önemli alanlarından biridir. Dünya genelinde hassasiyetle korunması gereken 34 sıcak noktanın  3 tanesi ülkemizde bulunmaktadır.
            321 km ‘lik kıyı bandına sahip olan Mersin ilimizde yoğun bir yapılaşma ile birlikte, alt yapı yetersizliği, liman faaliyetleri, tarımsal faaliyetler, endüstriyel faaliyetler gibi nedenlerle toprak, hava, deniz suyu, yeraltı suyu yüzey suyu kirliliği problemleri yaşanmaktadır. Şehrimizde bulunan liman faaliyetleri, yaz aylarında tatil sitelerinin atıksu deşarjları , balık çiftlikleri, deniz kirliliğine; Tarımsal faaliyetlerde gübre ve pestisitlerin bilinçsiz ve aşırı kullanımı toprak kirliliğine, ayrıca yüzey sularını , yüzey sularından beslenen yeraltı sularının kirlenmesine neden olmaktadır..
            Dünya‘da, ülkemizde ve şehrimizde ÇEVRE KİRLİLİĞİ‘ni bilimsel verilerle açıklamak,  yaşamak için etkileşimde olduğumuz ÇEVRE‘ nin güncel, bilimsel ve mühendislik açısından ele alıp değerlendirilmesini öngörmektedir. ÇEVRE hakkında en önemli bilgiyi, doğduğumuz andan itibaren yaşadığımız ortamda aldığımız bilinç ile tanımlamaktayız. Çevre bilinci ile yetişen nesillerin, çevreye olan saygısı içten ve samimi olmakla birlikte kalıcı olacaktır. Yani, teknolojinin gelişmesi ve tüketimin hızla arttığı Dünya‘mızda, gelecekte çevre kirliliğinin azalmasında, genç nesillerde çevre bilincinin oluşturulması en önemli basamak olacaktır. 
            Çevrenin en önemli elemanlarından olan insan, kendisi ve gelecek nesilleri için çevreye en az zararı vererek hayatını sürdürebilmelidir.  Çevre kirlenmesinin en büyük nedeni insanın bitmeyen istekleridir. Kirletenlerle, kirliliğe çözüm arayanlar aslında aynı kişilerdir. Bu kısır döngüyü aşıp eğitim ile at gözlülüğümüzü dizginleyebildiğimizde daha iyi bir çevre yaratma düşlerimiz gerçeğe dönüşecektir. 
            Sonuç olarak 5 Haziran 1972 yılında Stockholm‘de ilan edilen Dünya Çevre Günü  bir kutlama günü değil, dünya da ve Türkiye‘de Çevre kirliliklerine karşı farkındalık yaratmak ve çevre koruma bilincimizi arttırmak için eylem ve etkinlikler günü olmalıdır. Bu nedenle 1972 yılında Stokholm`de kabul edilen Dünya Çevre Günü, Odamızın 12. Genel Kurulu`nda "Ekolojik Kriz ile Mücadele Haftası" olarak kabul edilmiştir.

Gezegenimizin  sınırlarını ve yeniden üretme kapasitesini bilerek yaşamak dileğimizle...


TMMOB ÇEVRE MÜHEDİSLERİ ODASI 
MERSİN İL TEMSİLCİLİĞİ YÖNETİM KURULU 

06.06.2017 00:00
Okunma Sayısı: 250