TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
TMMOB
Çevre Mühendisleri Odası
5 HAZİRAN DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ BASIN AÇIKLAMAMIZ

 

Geçmişten günümüze, dünyamızın çevre problemleri çoğalmış; su kirliliği, toprak kirliliği, iklim değişikliği gibi birçok konu ortaya çıkmıştır. 5 Haziran1972 yılında, BM Stokholm Konferansı`nda insan doğa ilişkisi ele alınmış ve 5 Haziran tarihi, Birleşmiş Milletler tarafından "Sadece bir Dünya var." sloganı temel alınarak Dünya Çevre Günü olarak kabul edilmiştir.

Doğayı ve ekolojik hayatı olumsuz etkileyecek faaliyetler saymakla bitmemektedir. Koylarımızda nükleer santral, ovalarımızda termik santraller, derelerimizde sayısız HES‘ler, su havzaları üzerinde ve tarım arazilerinde maden çalışmalarının doğaya etkilerinin yanı sıra kontrol altına alınamayan atıklar, doğada ve kentlerde birikerek kümülatif tehlikeler oluşturmaktadır.

Tüketimi sürekli destekleyen anlayış doğanın varlıklarını ortadan kaldırmakta ve geri dönülemez hasarlar vermekte, Ekolojik Yıkım ise ne yazık ki devam etmektedir.

2020 yılının teması ise Biyoçeşitlilik olarak belirlenmiştir.

Su kirliliği, toprak kirliliği ve son zamanlarda etkisini daha çok hissettiğimiz iklim değişikliği gibi büyüyen çevre problemleri, doğal kaynakları da kısıtlamaktadır. Doğal kaynakların kısıtlanması ise biyolojik çeşitliliği olumsuz olarak etkilemektedir. Çevre sorunları doğa için büyük bir tehdittir ve daha önceleri doğa ile iç içe olan insanoğlunu doğadan giderek uzaklaştırmaktadır.

Orman alanlarımız, tarım alanlarımız, meralar, doğal karakteri korunması gereken alanlar, mevzuatlar eli ile madencilik, sanayi, enerji, turizm, konut vb. faaliyetlere açılarak kaybedilmektedir.

Ormanlar, ekilebilir tarım arazileri, doğal alanlar giderek azalmaktadır. Yapılan araştırmalar son 20 yılda yaklaşık 129 milyon hektar orman alanının yok olduğunu ortaya koymuştur.

Kavak şahin dağlarında ve Fatsa‘da maden arama çalışmaları, Sinop‘ta nükleer santral alanında kesilen yüzbinlerce ağaç, ülkemizin en değerli ovalarından ‘ilimize tarım ili Samsun‘ kimliğini kazandıran Çarşamba Ovası‘nda enerji santrali çalışmaları, daha öncesinde Terme‘de, Gerze‘de, Merzifon‘da termik santral projeleri, yukarda bahsettiğimiz konuların çevremizdeki çarpıcı örnekleridir. Bu vesileyle bir kez daha ifade etmek isteriz ki ovalarımızda tarım olsun, ürün olsun, santral olmasın...

1 milyarın üzerinde insan ve diğer canlılar iklim değişikliğine bağlı çölleşme tehdidi ile karşı karşıyadır.

Son 30 yılda %35‘lik bu nüfus artışına karşılık diğer canlı popülasyonunun %58 azaldığı bilim insanları tarafından bildirilmektedir.

Yüzey sularımızın %80‘i, yeraltı sularımızın büyük kısmı kirlenmiş durumdadır; vatandaşlarımızın %50‘sinin sağlıklı içme suyuna ulaşamadığı bilimsel raporlarda ifade edilmektedir. Suyun önemi içinde olduğumuz salgın sırasında bir kez daha net olarak anlaşılmıştır. Sektörel Su ve Atıksu İstatistikleri`ne göre 17 milyar metreküp su, sanayi, termik santral, maden sahaları tarafından kullanılmıştır. Bu suyun yarısı termik santraller tarafından denizden, derelerden ve yer altı sularından kullanılmıştır. 

Yapılan araştırmalar çevre sorunlarına bağlı hastalıklar nedeni ile Dünyada her yıl yaklaşık 5 milyon insanın hayatını kaybettiğini ortaya koymaktadır. Tüm bu süreçler farklı hastalıklar, salgınlar ve virüslerle karşımıza çıkmaktadır.

İçinde bulunduğumuz salgın durumu ve Zonguldak örneği hava kirliliğinin yarattığı riskin solunum yolu hastalıkları ile ilişkisini net bir şekilde ortaya koymuştur. Sağlıklı yaşamın ve çevrenin temel konularından biri hava kalitesidir. Odamızın yayınlamış olduğu 2019 raporunda ilimiz açısında PM 2.5 ve PM 10 değerlerinde ölçüm alına tüm istasyonlarda sınır değerleri aşan gün sayının çok olduğu dikkat çekmektedir. Özellikle 1 yılda 35 defadan fazla aşılmaması gereken PM 10 değerin bazı istasyonlarda neredeyse yılın yarısında aşıldığı gözlenmiştir.

Kuşkusuz, ülkemizde çevre yönetimi alanında güzel gelişmelerde yaşanmakta, düzenli depolama sahalarının, atıksu arıtma tesislerinin sayısı artmakta, sıfır atık gibi yaklaşımlarla atığın yönetiminde aşama kaydedilmektedir. 

 Ancak biliyoruz ki temiz bir çevre sağlıklı bir ekolojik yaşam olmadan, canlı ve halk sağlığı korunamayacaktır.  Bunun için ülkemizin kurumlarıyla, sivil toplumuyla, ilgili meslek odalarıyla ve diğer tüm paydaşlarıyla entegre bir çevre yönetimi yaklaşımı uygulanması gerektiğini düşünmekteyiz.

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası olarak bu hafta, Ekolojik Yıkımla Mücadele Haftası olarak ele alınmaktadır. Bizlere düşen görev, ekolojik yıkımın etkilerini ve sorunları dile getirerek çözüme katkı vermek, toplumda ve kamu yönetiminde farkındalık yaratmaktır.

 

 Değerli arkadaşlar TMMOB emekten, bilimden, kalkınmadan, doğadan ve çevreden yana olan, kamu yararına faaliyet gösteren, merkezine insanı alan, gücünü üyesinden ve köklü tarihi geçmişinden alan üst birliğimizdir. Çevreci ve sürdürülebilir kent politikasının savunucusu TMMOB‘yi konu alan yasanın, genel kurul gündemine gelmesini doğru bulmadığımızı ifade ediyoruz.

 

Saygılarımızla

 

 

 

 

                                                    TMMOB

                                                     ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI

                                                      SAMSUN ŞUBESİ

                                                      YÖNETİM KURULU

 

 

05.06.2020 00:00
Okunma Sayısı: 607