TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
TMMOB
Çevre Mühendisleri Odası
`ALTIN`LA İMTİHAN
Gılgamış Destanı‘nda Enkidu şöyle der: "Göz kamaştırıcı nesnelerin parıltısı arttıkça, insanın iç gözü de o derece körleşir."
 
Kadîm kültürlerin ‘hikmet‘e odaklanmış söyleminde varoluşun anlamlandırılması, insanın benliğini kuşatan ‘arayış‘ arzusunun tatmin edilmesiyle ilişkilendirilmiştir. Bu arayış, genellikle içe dönük bir çaba olarak vücut bulurken dış dünyanın cezbedici, göz kamaştırıcı varlıkları, bir sınama aracı hükmünde değerlendirilmiştir.
 
insanlık tarihinin erken dönemlerinde, ihtiyaçların karşılanması gereğinden ortaya çıkan ticaret olgusu, iç dünyasını imar ederek kainatı ve varoluşu anlamlandırmaya çalışan insanoğlu için sarsıcı bir etki yaratmıştı. Üretim ve kaynaklar bakımından kısıtlı olan bu dönemlerde, kendinde bulunmayanı bir başkasından temin etme ihtiyacı ortaya çıkınca bir değişim (takas) aracı olarak para ve altın devreye giriyordu. Başka maddeler de takas aracı olarak kullanılmıştı ama parlak sarı rengi ve ışıltısıyla göz alan bir metal olarak altının müstesna bir yeri vardı.
 
‘Manevi‘ Altın!

Kimyasal tepkimelere kolaylıkla girmemesi, çok kararlı bir element olarak havadan, sudan etkilenmemesi, hiçbir zaman paslanmayıp, kararmayıp donuklaşmaması, çok yumuşak olduğu için kolayca biçimlendirilebilmesi gibi özellikleri dolayısıyla altın, tarih boyunca en değerli metal olmuştur. İnsanoğlunun 2500 yıldan beri uğraştığı bilinen simya ilmi, daha iki asır öncesine kadar Avrupalı bilim insanları ve akademisyenlerinin ilgi alanında olmuştur. Madenlerin altına dönüştürülmesini hedefleyen simyagerler, uğraşlarını metafizik çıkarsamalardan ayrı düşünmemişlerdir. Isaac Nevvton, Robert Boyle gibi tanınmış bilim adamlarının da içinde bulunduğu entelektüeller, ilginç şekilde ‘âb-ı hayat‘ın (hayat suyu) üretimi gibi deneylerde boy gösterebilmişlerdir.

Girişte alıntıladığımız Enkidu‘nun deyişi, insanlık tarihinin geçirdiği evrimsel süreç içerisinde, değişik kültürlerde değişik sözcüklerle ifade edilmiş olsa da, insanın iç gözünü körleştirdiğine inanılan göz kamaştırıcı nesnelerin parlaklığı, altın söz konusu olduğunda metafizikle bir bağ kurularak anlamlandırılmaya çalışılmıştır.
 
‘Cazibe Merkezi‘ Altın!

Günümüz dünyasında da yatırım aracı olmasından teknolojik gelişmelere, servet ve kudret göstergesi olmasından hegemonik güç merkezlerinin iktidar savaşlarına uzanan bir alanda hükmünü yürüten altın, öyle görünüyor ki azametinden hiçbir şey yitirmeden cazibe merkezi olma özelliğini sürdürecek. Bu cazibe merkezi, sömürüyü ‘hizmet‘ ambalajında kutsayan ve kitlelere sunan iktidarların (hanedanların) rant odağı olmaktan kurtulamayacak. Ülkemizde de olduğu gibi...
 
Ece Soydan
İstanbul Üniversitesi Çevre Mühendisliği Öğrencisi
 
Evrensel Genç Hayat
04.03.2009
04.03.2009 00:00
Okunma Sayısı: 749