Anayasa Mahkemesi, AKP Hükümeti`nin 5941 sayılı Çevre Kanunu`nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile getirdiği petrol, jeotermal kaynaklar ve maden arama faaliyetlerini ÇED kapsamı dışında tutulması düzenlemesini iptal etti.
Çevrecilerin sert tepkilerine neden olan yasa maddelerinin iptalini olumlu bulan çevreciler ise, iptal kararlarının resmi gazetede yayınlandıktan 1 yıl sonra uygulanması kararını ise Anayasa Mahkemesi`nin iç çelişkisi olarak değerlendirdi.AKP Hükümeti`nin 26 Nisan 2006 tarihinde yaptığı 5491 sayılı Çevre Kanunu`nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile maden arama faaliyetlerine serbestlik getirme isteği Anayasa Mahkemesi`ne takıldı. Mahkeme, kanunun petrol, jeotermal kaynaklar ve maden arama faaliyetlerinin Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) kapsamı dışında tutulmasını öngören yasanın 10. maddesinin 3. fıkrası, kanun hükümlerine uyulup uyulmadığını denetleme yetkisinin Çevre ve Orman Bakanlığı dışındaki kurumlara devredilmesini öngören 12. maddesinin 1. fıkrası ile kanunun yürürlüğe girdiği tarihte faal durumda olan işletmelere gerekli şartları yerine getirebilmesi için 1 yıl süre verilmesine olanak tanıyan geçici 2. maddesinin 1. fıkrasının iptaline karar verdi. Anayasa Mahkemesi ayrıca 5177 sayılı Maden Yasası`nın 7. maddesinin 1. ve 8. fıkrası ile 10. maddesinin 6. fıkrasını da anayasaya aykırı bularak iptal etti. Maden Yasası`ndaki iptal kararları da, resmi gazetede yayınlandıktan 1 yıl, Çevre Kanunu`ndaki iptal kararları ise 6 ay sonra yürürlüğe girecek.
Çevreciler kararı olumlu buldu
Kararı değerlendiren Ege Çevre ve Kültüp Platformu Yürütme Kurulu Üyesi Av. Arif Ali Cangı, Anayasa Mahkemesi`nin 4,5 yıl süren davayı nihayet sonuçlandırdığını belirterek, "Mahkemenin iptal kararları olumludur. Buna göre 21 Haziran 2005′te resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş olan Madencilik Faaliyetlerine İzin Yönetmeliği`nin yasal dayanağı kalmamıştır. Bu yönetmeliğe dayanılarak verilen madencilik izinlerinin tamamı geri alınmalıdır. Örneğin Bergama Ovacık Altın Madeni, Efemçukuru, Kışladağ, Fırtına Deresi gibi alanlarda yürütülen madencilik faaliyetlerine derhal son verilmelidir" dedi. İptal kararlarından en önemlisinin maden arama faaliyetlerinin ÇED`e tabi tutulması gerektiği olduğunu ifade eden Cangı, bundan böyle Kazdağları, Kozak Yaylası ve benzeri diğer yörelerde çevre kirlenmesine yol açıcı, ekolojik yapıyı bozucu faaliyetlere izin verilmeyeceğini söyledi.
Cangı, mahkeme kararının kendi içinde çelişkiler taşıdığına da dikkat çekerek, şunları söyledi:
"Yaşam alanlarının korunması konusunda kısmen olumlu sonuçlar yaratabilecek iptal kararının bir yıl sonra yürürlüğe girmesi, bir yıllık kirletmeye izin anlamına gelmektedir. Bu itibarla, yüksek mahkemenin kararı kendi içinde çelişki taşımaktadır. Ancak, Anayasa Mahkemesi`nin yürürlük tarihini ertelemesine karşın, iptal edilen yasaların Anayasa`ya aykırı olduğu belirlendiğine göre; yönetmeliklerin hemen iptaline, Anayasa`ya aykırı olan yasa ve yönetmeliklere göre, kirletici faaliyetlere verilen izinlerin hemen geri alınması, bu tür faaliyetlerin hemen durdurulması gerekmektedir. İptal kararının yürürlüğü ertelense de anayasa aykırı yasalara dayanılarak işlem yapılamaz, izin verilemez."