TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
TMMOB
Çevre Mühendisleri Odası
İDARE D.GEN.KUR. 2004/2163 E.N2004/788 K.N.
İlgili Kavramlar
o ALTIN ÇIKARTILMASI
o BAKANLAR KURULU KARARININ İPTALİ İSTEMİ
o DAVA AÇMA EHLİYETİ
o BARO BAŞKANLIĞININ DAVA AÇMA EHLİYETİ
o ÇEVRE SORUNLARINA YOL AÇMAK
o HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ SAVUNMAK VE KORUMAK
o SİYANÜR LİÇİ YÖNTEMİYLE ALTIN ÇIKARTILMASI
o YARGI KARARLARININ UYGULANMAMASI

Özet

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ SAVUNMAK VE KORUMAKLA GÖREVLİ BULUNAN BARONUN, YARGI KARARININ UYGULANMADIĞI VE ÇEVRE SORUNLARINA YOL AÇTIĞINI ÖNE SÜRDÜĞÜ BAKANLAR KURULU KARARININ İPTALİ İSTEMİYLE DAVA AÇABİLECEĞİ HAKKINDA.

 
İçtihat Metni

Danıştay Sekizinci ve Altına Daireleri müşterek fulünün 23.6.2004 günlü, E:2004/27, K:2004/3012 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması davacı tarafından istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Danıştay Sekizinci ve Altına Dairden müşterek kurulunca verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hâkimi Aylin Bayram‘ın Düşüncesi: Hukukun üstünlüğünü korumakla yükümlü bulunan İzmir Barosu Başkanlığının, yargı kararının uygulanmadığı nedeniyle dava konusu Bakanlar Kurulu Kararının iptali istemiyle dava açma ehliyeti bulunduğundan, aksi yöndeki temyize konu kararın bozulmasının gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Cem Erbük‘ün Düşüncesi: İzmir ili, Bergama ilçesi, Ovacık-Çamköy-Narlıca Köyleri mülki sınırları içerisinde... Madencilik A.Ş. tarafından siyanür liçi yöntemiyle altın çıkartılması amacıyla kurulan işletmenin faaliyetine izin verilmesine İlişkin Bakanlar Kurulu prensip kararının iptali istemiyle İzmir Barosu Başkanlığınca açılan davayı ehliyet yönünden reddeden Daire kararı temyiz edilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde iptal davaları; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.

İptal davaları ile idari İşlemlerin hukuka uygun olup olmadığının tesbiti, hukukun üstünlüğünün ve dolayısıyla idarenin hukuka bağlılığının sağlanması amaçlandığına göre bu tür davalarda menfaat ilişkisinin dar yorumlanmaması gerekmektedir.

Diğer taraftan  1136 sayılı  Avukatlık Kanununun  76 acı maddesinde barolar;  ... hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak amacıyla tüm çalışmaları yürüten tüzel kişiliği  bulunan,  kamu  kurumu  niteliğinde  bir meslek  kuruluşu olduğu  belirtilmiştir. Dolayısıyla kamu yararını koruma görev ve yükümlülüğü bir kamu kurumu olmasının doğal sonucudur.

Görülen davada hukuk devleti ve Anayasanın 138 inci maddesinin zorunlu gereği olan "yargı kararlarının gereğinin yerine getirilmesi" ilkesine aykırı davranıldığı İleri sürülerek dava konusu işlemin İptali istenildiğinden, kamu yararını ile hukukun üstünlüğünü korumak ve savunmakla yükümlü olan Baro Başkanlığı tarafından açılan bu davada menfaat ilişkisi bulunduğu kabul etmek gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle,  müşterek heyetçe verilen kararın bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunca dosyanın tekemmül ettiği görülmekle davacının yürütmenin durdurulması istemi görüşülmeyerek, dosya incelendi gereği görüşüldü:

Dava İzmir ili,  Bergama ilçesi, Ovacık-Çamköy-Narlıca Köyleri mülki hudutları dahilindeki... Madencilik A.Ş. tarafından siyanür liçi yöntemiyle altın çıkarılması kurulan işletmenin faaliyetine izin verilmesine ilişkin 29.3.2002 günlü Bakanlar Kurulu Prensip Kararının iptali istemiyle açılmıştır.

Danıştay Sekizinci ve Altıncı Daireleri müşterek kurulunun 23.6.2004 günlü E:2004/27, K:2004/3012 sayılı kararıyla; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu‘nun 2/1-a maddesinde, idari işlemler hakkında, yetki sekil, sebep, konu, maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı  menfaatleri   ihlal  edilenler tarafından  açılan iptal  davalarının idari dava türleri arasında sayıldığı, iptal davasının sübjektif ehliyet koşulunun "menfaat ihlali" olarak yer aldığı, sözü edilen yasal düzenleme uyarınca ve içtihat ve doktrine göre; tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idari işlemlerin, ancak bu idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinde kuşku bulunmadığı, iptali istenilen işlemin 1136 sayılı Yasanın 76. maddesi uyarınca; avukatlık mesleğine mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını  karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, avukatlık mesleğinin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini, iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak amacıyla kurulan tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olan davacının, belirtilen anlamda meşru, kişisel ve güncel bir menfaatini etkilemediği, dolayısıyla işlemle menfaat İlişkisi bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.

Davacı, 23.6.2004 günlü, E:2004/27, K:2004/3012 sayılı bu karan temyiz etmekte ve yargı kararlarına rağmen dava konusu kararla Bergama-Ovacık altın madeni işletmesinin faaliyetinin devamına karar verildiğini, hukukun üstünlüğünü savunmak ve korumak işlevine sahip bir meslek örgütü olması nedeniyle dava açma ehliyetinin bulunduğunu öne sürerek bozulmasını istemektedir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu‘nun 2. maddesinin 1, bendinin 4577 Sayılı Yasa ile değişik (a) alt bendinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatten İhlal edilenler an ağlan iptal dağalan idari dava türleri arasında tanımlanmıştır.

İdarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun yargısal denetim yoluyla sağlanmasında en etkin araçlardan biri iptal davaları olduğundan, iptal davalarında "menfaat ihlali"  olarak tanımlanan sübjektif ehliyet koşulunun sübjektif hak ihlallerinin giderilmesiyle birlikte idari işlemlerin hukuka uygunluğunun denetlenebilmesi kapsamında belirlenmesi gereği açıktır.
2577 sayılı Yasanın 2.   maddesinde tanımlanan,  iptal davası açılmasının ön koşullarından olan menfaat ihlali, içtihatlar ve doktrin tarafından, idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisinin kurulması gereği şeklinde tanımlanmaktadır. Menfaatin kişisel olma özelliği ise, idari bir işlemin doğrudan doğruya o kişi hakkında yapılmış olması anlamına gelmeyip, doğrudan veya dolaylı olarak o kimseyi de etkilemesidir.

Bu bağlamda, idari yargının idari işlemin etkin ve yaygın biçimde hukuka uygunluk denetiminin sağlanması işlevi gözönünde bulundurularak, gerçek veya tüzel kişilerin menfaat ilgisini kurdukları idari tasarrufları iptal davası yoluyla yargı yeri önüne getirmeleri durumunda, iptal davası ile " menfaat" ilgilerinin bulunup bulunmadığının belirlenmesinde davacının İdari işlem karşısındaki durumu,   statüsü ve sıfatının ortaya konması gerekmektedir.

Olayda, avukatların meslek kuruluşu olan İzmir Barosu Başkanlığı tarafından; kesinleşmiş yargı kararını etkisiz hale getirmeyi amaçlayan ve çevre sorunlarına neden olabilecek nitelikte bir işlem olduğu öne sürülerek 29.3.2002 günlü Bakanlar Kumlu Prensip Kararının iptali istenilmektedir.

1136 sayılı Avukatlık Kanunu‘nun 4667 sayılı Yasa ile değişik 76. maddesinde; Barolar avukatlık  mesleğini geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak; meslek düzenini, ahlakını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını  savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten, tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere  göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olarak tanımlanmış, yine aynı Yasanın Baro Yönetim Kurulunun görevlerinin sayıldığı 95.maddesinin 21. bendinde de, yönetim kurulunun, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlarla  İşlerlik kazandırmakla görevli olduğu belirlenmiştir.

Bu durumda, hukukun üstünlüğünü savunmak ve korumakla görevi bulunan Baronun, yargı kararının uygulanmadığı ve çevre sorunlarına yol açtığını öne sürdüğü Bakanlar Kurulunca alınan prensip kararı  ile menfaat ilgisinin bulunduğunun açık olması nedeniyle, bakılmakta olan davayı açmakta ehliyeti bulunduğundan, aksi yöndeki temyize konu kararda  isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle, Danıştay Sekizinci ve Altıncı Daireleri Müşterek Kurulunun 23.6.2004 günlü, E2004/27, K;2004/3012 sayılı kararının bozulmasına, uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmek üzere dosyanın Danıştay Sekizinci  Dairesine gönderilmesine 7.10.2004 günü oyçokluğu ile karar verildi.

 KARŞI OY

Temyiz: dilekçesinde öne sürülen hususlar, Danıştay Sekizinci ve Altıncı Daireleri Müşterek Kurulunun 23.6.2004 günlü, E:2004/27, K:2004/3012 sayılı kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından temyize konu kararın onanması oyuyla, karara karşıyız.
07.10.2004 00:00
Okunma Sayısı: 1471