KOCAELİ KÖRFEZ İ NİN SON DURUMU
KOCAELİ KÖRFEZ İ NİN SON DURUMU
Değerli basın mensubu emekçi arkadaşlarım. Bugun Kocaelinin başlıca problemlerinden körfezin son durumu (12 Ocak petrol sızıntısı sonrası)
KBB nin Evsel Atık Yakma tesisi projesinin son durumu,
Torba yasa ile getirilmek istenen talan düzenlemesi,
Uğur Mumcu parkınin cafeterya yapılmak üzere ihale edilmesi süreci,
Kentsel dönüşümün önemi,
Çevre mühendisi istihdam edilmesinin önemine vurgu yapmak üzere sizlerle toplanmak istedim.
Çünkü kent halkı ve yöneticileri duyarsız, çevreye karşı ilgisiz oldukları için sizlerin vasıtasıyla kendilerini bir kez daha uyarmak istiyorum. Bu kentin sorunlarını SONUNA kadar dile getirmeye de devam edeceğimi buradan belirtmek istiyorum.
Değerli dostlar, KBB nin Evsel katı atıktan enerji üretim tesisi projesi (halk tabiriyle çöp fabrikası) malumunuz olduğu üzere, oluşturulan komisyon tarafından Umuttepe bölgesinin arka tarafında bulunan orman depo alanında uygulanmak üzere onaylanmış idi.
İlk olarak bu komisyonda ilimizde mevcut ilgili meslek odalarından (başta ÇMO olmak üzere) hiç bir yetkili bulunmamaktadır .Bunu şiddetle kınıyoruz.
KAOB olarak, başta atık yakma tesisine gelmeden önce yapılması gerekenler olduğu ve seçilen yerin yanlışlığı konularında 200 sayfaya yakın bir rapor hazırlayarak belediye genel sekreterliğine (Tahir Büyükakın zamanında) sunduk.
Şimdi sizlere de bu konu ile ilgili bilgi sunmak istiyorum;
Atık yönetimi ve atık hiyerarşisi göz önüne alındığında; KBBNİN hiyerarşinin basamakları olan, atık önleme, atık azaltma, yeniden kullanım, ve geri dönüşümü çok fazla önemsemeden direkt bertarafı düşündüğünü görmekteyiz.(atık hiyerarşisi üçgenini tersten uyguluyoruz)
Ve az önce belirttiğim üzere orman depo alanında 20 hektarlık bir bölüme atık yakma tesisinin yapımı planlanmakta bu konuda orman ve Su işleri bakanlığı tarafından da onay verildiği bilgisi ortalıkta dolaşmaktadır.
Birincisi ,bu bölge orman alanıdır.
İkincisi yine bu bölgede içme suyu havzaları bulunmaktadır.(ne yazık ki bundan Belediye ilgililerinin haberinin olmadığını yaptığımız toplantılarda gördük.)
Üçüncüsü bu bölge hepimizin bildiği üzere sağlık kuruluşlarının olduğu, üniversite yerleşkesinin bulunduğu, yeni alt yapı gerektiren bir bölgedir.
Devamla; bu tesis proje aşamasında olup, ÇMO Kocaeli Şube nin çabaları ile şu anda tekrar incelenmektedir. Özellikle yer seçimi konusunda tamamen yanlış bir seçim yapıldığı ve atık yönetiminde, önce biyogaz, biyomeditizasyon, kompostlastirma gibi metodlarda olmasına karşın bu basamaklar tüketilmeden direkt yakmanın düşünülmesi son derece yanlıştır.
Halihazırda Kocaeli bölgesinde Dilovası ve solaklar bölgesinde olmak üzere 2 adet düzenli depolama tesisi mevcut olup bunlardan Dilovası ömrünü tamamlamış, solakların da 1 yıl ömrü kalmıştır. Bu şartlarda KBBNİN ivedilikle yeni bir deponi alanı açması gerekirken, Belediye yetkilileri yapımı planlanan atık yakma tesisi arazisine deponi alanı yapmayacaklarını, halihazırda ki solaklar deponi sahasını kullanacaklarını söyleyerek kendileri ile çelişkiye düşmektedirler.
Atık yakma tesisinden verim alabilmek için öncelikle Atıkların yerinde ayrıştırılması gerekmekte ve yakmaya kalorifik değeri yüksek Atıkların gitmesi gerekmektedir.Organik Atıkları da ayrıştırmadan tesise göndermek tesisten verim alınamamasına sebep olacaktır.Kaldı ki yapımı planlanan yakma tesisinde ayrıştırma ünitesi düşünülmemektedir.
Bu arada belirtmek isterim ki İzmit belediyesi ve Körfez belediyesi gereğini en azından yapmaya çalışmaktadırlar.
Yer konusunda son olarak söylemek istediğim; mevzuata göre
1_Eğer bölgede bulunan başka bir atık yakma tesisi Varsa onun yanına, (İzaydas)
2_Sanayii tesislerinin yakınına,
3_Ulaşım /taşıma sorunu olmayan,
4_Alt yapı sorunu olmayan
5_Hepsinden önemlisi çevreye, ekolojik yaşama zarar vermeyecek bir yere yapılması gerekir diyerek adeta EĞER yapılacak ise İZAYDAS arazisi yanını tanımlamaktadır.
İzmit Körfezinin son durumuna gelecek olursak,konuya öncelikle körfezin nasıl bu hale geldiğini irdeleyelim;
60 lardan itibaren süregelen çarpık sanayileşme, çarpık kentleşme, mevcut 11 derenin taşıdığı kimyasal/evsel/zehirli vs. atıklar (özellikle dilderesi), usulüne uygun yapılmayan ve/veya isletilmeyen arıtma tesisleri,ayda 900/1000 geminin giriş/çıkış yaptığı limanı, donanma gemilerinin mevcudiyeti,liman tesisleri ve gemilerden doğan kirletmeler körfezi maalesef körfezi geri dönülmez Bir kirliliğin içine itmiştir.Körfez artık ölmüştür!!
Atıksu arıtma tesislerinden sadece bir tanesi ayrık sistem olup diğerleri ise atık su yağmur suyu ile seyreltilmiş denize deşarj edilmektedir. Ayrıca Karamürsel plajlar yolunda ki arıtma ise direkt denize deşarj etmektedir.
2012 yılı TÜİK verilerine göre o yıl içinde 1,5 milyar metreküp atık suyun %80i denize deşarj edilmiştir. Yine 5_7 Ekim tarihlerinde yapılan 12.ulusal Çevre Mühendisliği Kongresinde Orman ve Su İşleri Bakanlığı yetkililerinin yaptığı açıklamada; atık su tesislerinin çıkışında alınan numuneler de çok yüksek miktarda kimyasala rastlandığı belirtilmiş böylece Arıtma tesislerinin ehil kişiler tarafından işletilmediği bir yerde itiraf edilmiştir.
Demek ki Türkiye de Atık su arıtma işi BECERİLEMİYOR çünkü bu tesislerde çevre mühendisi istihdam edilmiyor.
Kentimizde mevcut olan 25atik su arıtma tesislerinde çalışan çevre mühendisi sayısı sadece 12 dir.
Bu arada 12 Ocak tarihinde Körfezde meydana gelen kirletme ile ilgili olarak, bakanlıkça olay tarihinden 2 gün sonra yapılan açıklamada "olay tarihinde Dilovası mevkiinde bir liman işletme tesisinden tanktan tanka kavanca işlemi sırasında oluşan sızıntı sonucu 90ton civarında akaryakıt Körfezde kirletmeye sebep olmuş, KiRLETENE 2milyon100bin ₺.ceza kesilmiştir "açıklaması yapılmıştır.
Değerli arkadaşlar, gördüğünüz gibi kirletenin ismi zikredilmemekte, sadece verilen bir miktar cezadan söz edilmektedir.
ÇMO Kocaeli Şube Bsk olarak defaaten;
1_Dökülen motorinin miktarı?(açıklanan rakamlar gerçekten çok uzaktır miktar bize göre 100tonun çok üzerindedir. Kaldı ki olay sonucu Dilovasından Körfezin doğu ucuna kadar bütün su kirlenmistir)
2_Bir geminin günlük liman kirası 4.000$dir.3 gün boyunca kirlenmeden ötürü 300geminin seyre çıkamadığını varsayalım bu durum da 300×4×3=3milyon600bin$eder.
Ayrıca temizleme işlemleri için 4000personel,15 Deniz aracı, Deniz uçağı görev yapmış, kıyı şeridinde ki liman işletmeleri, balıkçı barınakları,deniz kuşları, Deniz canlıları zarar görmüş ve en önemli zararı da deniz ekosistemi görmüştür. Bu zikredilen rakam hangisinin tazminidir?
3_ilk ve sonrasında alınan numunelerin analiz sonuçları niçin açıklanmamaktadir?
4_TUBİTAK niçin suskundur?
5_kirletenin ismi niçin saklanmaktadır?
Diye yazılı olarak valilik ve bakanlığa sorma karşın nihayet size dağıtmış olduğum ve ikinci gün yapılan açıklamadan ibaret olan cevabi yazıyı gönderme lutfunda bulunmuşlardır.
Arkadaşlar şimdi gelelim ÇMO Kocaelinin yaptığı çalışma sonuçlarına;
1_Kirletici madde motorin olup iddia edildiği gibi bir kaç yerden değil tamamen aynı evsafta olan ve tek bir yerden sızmıştır.
2_Dökülen kirletici maddenin miktarı 100 tonun çok üzerindedir.
3_İlk alınan numuneler Tavşancıl, Hereke, marina bölgesinden alınmış analiz sonuçları korkunç boyutta kirlenmeyi göstermiştir.
4_6ay sonrasında (haziran ayında) aynı mevkilerden alınan numuneler de özellikle Tavşancıl bölgesinde karada,denizde sabit canlılar da (midye gibi) çok fazla miktarda ağır metal görülmüştür.
5_Ağustos ayı itibariyle ise; hâlâ en yakın alan ile (kirlenmenin olduğu yer) en uzak noktada (körfezin doğu ucu) çok yoğun kirlenmenin devam ettiği,sabit canlılarda kıyıda yüksek miktarda POLİAROMATİK HİDROKARBON (ağır kanserojen madde), kalıcı organik maddelerin çok yoğun olduğu tespit edilmiştir. Şöyle ki bu değerlerin 0(sıfır) olması gerekirken yapılan ölçümler de cihazımız alarm vererek tıkanmıştır.
Durum budur arkadaşlar. Ayrıca Körfez cokelinde sezyum dahil ağır metaller mevcuttur.
Hâl böyle iken; birilerinin çıkıp Körfez temizdir demesi, mavi bayrak aldatmacası ile halkı yüzmeye teşvik etmesi ABESLE iştigaldir. Kocaeli halkı yine söylüyorum eğer sağlığına önem veriyor ise KESİNLİKLE midye ve Körfez balığı TUKETMEMELİDİR.
Bir başka konu kentsel dönüşüm projeleri. Bu isim adı altında bir yerlere binalar dikilip durmakta (TOKİ eliyle)ama bu binaların Nasıl olduğu, yalıtım durumları (ısı,ses,vs.) Green building uygulamasına uygunluğu gibi konularda bilgimiz var mı? benim yok. Kaldı ki kentsel dönüşüm demek sadece bina dikmek demek değildir.Söylediğim gibi bu binaların da usulüne uygun nefes alır şekilde yapılması gerekmektedir birlikte , çevre düzeni, arıtması,kanalizasyonu vs. gibi çevre mühendisliği ni ilgilendiren bir çok husus vardır.Peki bu projelerde çevre mühendisi istihdam edilmekte midir?Tabi ki hayır.
Değerli arkadaşlarım; ülkemin kamuda 90.000cevre mühendisi istihdamına ihtiyacı var iken son üç yılda (2014/2017)kamuda istihdam edilen çevre mühendisi sayısı sadece 48 kişidir.
Ayıptır, yazıktır günahtır.Hem bu ülkeye hem de çevre mühendislerine.Cevre Mühendisleri doğanın doktorudur.istihdam bu şekilde olunca ülke de maalesef bu durumda oluyor.
Türkiye artık atık bertarafini değil atık önlemeyi konuşmalıdır.Artik süratle yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmelidir.ABD de yenilenebilir teknolojinin ihracindan beklenen kar 13 trilyon$dir. Turkiye de artık ağaç katliamı ve çevre talanından vazgeçmelidir.Derken burada hemen yeni torba yasadan bahsetmek istiyorum,bu yasanın 54/56 ncı maddeleri uyarınca artık maden arama faaliyetleri ile madencilik için ÇED raporu istenmeyecektir.Yani biz konuşurken TALANA devam.
Yine SGK TMMOB ile yapılan protokolü de "baskılara dayanamıyorum" diyerek tek taraflı olarak iptal etmiştir.
Yeterince dert yokmuş gibi her gün başka bir olay ile karşılaşıyoruz ,
Kentimizde mimar Sinan köprüsünün yeni Cuma camii ayağında bulunan Uğur Mumcu parkı KBB nce bir firmaya cafeterya yapılmak üzere ihale edilmiştir. Soylenen parka dokunulmayacagi ve park tarafına tek bir sandalye konulması dahi ihalenin iptali için yeterli olacağı.Buna inanmak istiyoruz ama bizim ülkemizde olaylar böyle yürümüyor hele bir buraya yerleselim yavaş yavaş ilerleriz" düşüncesi hakim.Ornek taş ocakları.Bahse konu yere cafe açılacağına mevcut park mezbelelik görünümünden kurtarılıp, rehabile edilse, kütüphane, müze vs. ile zenginlestilse Kocaeli yeni bir değer kazansa daha iyi olmaz mı? Kocaeli artık yeşile hasret , nefes alamaz hale gelmiştir.
Betonlasmaya, çarpık sanayileşmeye , kentleşmeye ve trafik kesmekesligine artık bir son vermenin vakti geldi de geçmektedir.
Tüm kent dinamiklerini ve Kocaeli halkını daha duyarlı olmaya yaşadığı kente sahip çıkmaya davet ediyorum.
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI KOCAELİ ŞUBESİ BAŞKANI SAİT AĞDACI