TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
TMMOB
Çevre Mühendisleri Odası
NÜKLEER KARŞITI PLATFORM İZMİR BİLEŞENLERİ BASIN AÇIKLAMASI FUKUŞİMA‘YI UNUTMA, YAŞAMA SAHİP ÇIK

Çernobil‘den sonraki en büyük nükleer felaket olan Fukuşima‘nın yedinci yıl dönümünde hayatını kaybedenleri, Sinop‘ta ve Akkuyu‘da nükleer santral kurma girişimlerinin gölgesinde, anıyoruz. Nükleer felaketlere neden olan Rusya ve Japonya‘ya ülkemizde nükleer santral kurdurulmasının utancıyla, Japon halkına dayanışma mesajlarımız iletiyoruz.

Öncelikle enerji gereksinimimizi yerli ve yenilenebilir kaynaklarımızı verimli kullanarak karşılamamız olasıdır. Mevcut kurulu gücümüzün 10 yıllık dönem için gerçekleştirilen tüm projeksiyonlarda elektrik gereksinimimizi karşılamada yeterli olduğu görülmektedir. İhtiyaç olmamasına, diğer kaynaklar göre pahalı olmasına, yüksek risk barındırmasına rağmen santral çalışmaları ısrarla sürdürülmektedir. 

İnşaat çalışmaları gelecek ay başlanacağı açıklanan Akkuyu nükleer santralı için Rusya‘ya verilen alım garantisi kapsamında 15 yıl boyunca 35.2 milyar dolar (132 milyar TL) ödeneceği hesaplanmaktadır. Santralın toplam yatırım bedelinin 20 milyar dolar olduğu açıklandığı göz önüne alınırsa, Rusya açısında riski kendi toprakları dışında tutarak ciddi bir ticari kazanç söz konusudur. Bu maliyet 2017 elektrik toptan piyasası ortalamasına kıyasla yüzde 275 daha yüksektir. Geçtiğimiz ay ÇED süreci kapsamında halkın katılım toplantısına yurttaşların katılmasının engellen Sinop nükleer santralı için verilen 20 yıllık alım garantisinin ülkemizi maliyeti daha da yüksektir ve toplam maliyetin 75.8 milyar dolara (284 milyar TL) ulaşacaktır. Bu maliyet ise 2017 yılı ağırlıklı ortalama fiyatlardan yüzde 242 daha pahalıdır. Çalışmaları ısrarla sürdürülen bu iki nükleer santralının ülkemize maliyeti 111 milyar doları aşacaktır.

Fukuşima‘nın yedinci yılında, felaketin etkileriyle halen boğuşan Japonya‘ya ülkemizin en huzurlu illilerinden biri olan Sinop‘a nükleer santral kurdurulmaya çalışılmasını, akıl ve mantıkla izah etmekte zorlanıyoruz. Felaketin üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen nükleer sızıntının önüne geçilememiştir. Santralı işleten Tokyo Elektrik Enerjisi Şirketi (TEPCO) reaktör enkazında keşif yapmak üzere geliştirilen teleskopik robot kolunun ucuna yerleştirilen kamerayla erimiş haldeki nükleer yakıtın konumunu daha geçtiğimiz aylarda belirleyebilmiştir. TEPCO‘nun açıklamalarında, sızıntının önlenmesi ve santralin nihai olarak tasfiye edilmesinin 40 yılı aşacağı ifade edilmektedir. Sahada 8 bine yakın personelle ancak kirli radyoaktif suyun denize karışmaması için çalışma yürütülebilmektedir. Bölgedeki 7 kentte yaşayan 200 bin kişi sızıntı sonrası evlerini terk etmek zorunda kalmış, binlerce insan sağlığını yitirmiştir.  Japonya‘dan ithal edilen gıda ve tarım ürünlerine yönelik tüm dünyada kısıtlamalara gidilmiştir. Ülkemizde geçtiğimiz aylarda kaldırılan radyasyon denetimlerine, Avrupa Parlamentosu‘nun kararıyla AB ülkelerinde devam edilmektedir.  

Dünya Geneli Yıllık Elektrik Üretimi (TWh)

 

 

Yıllar

 

 

1995

 

 

2000

 

 

2005

 

 

2010

 

 

2015

 

 

Yenilenebilir

 

 

2637

 

 

2837

 

 

3295

 

 

4209

 

 

5534

 

 

Nükleer

 

 

2332

 

 

2591

 

 

2768

 

 

2756

 

 

2571

 

 

Toplam

 

 

13285

 

 

15471

 

 

18324

 

 

21502

 

 

24255

 

 

Nükleer Enerji Payı (Yüzde)

 

 

17,6

 

 

16,7

 

 

15,1

 

 

12,8

 

 

10,6

 

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu‘nun (IAEA) verilerine göre; dünya genelinde faaliyette bulunan 449 nükleer rektörün yalnızca yüzde 11‘i yani 51‘i on yaş ve altındadır. Aynı verilerine göre 86 tanesi batı Avrupa ülkelerinde olmak üzere dünya genelinde 166 nükleer rektör kapatılmıştır. Avrupa Komisyonu‘nun 2017 İstatistiklerine göre ise 1995 yılında dünya genelinde elektrik üretiminin yüzde 17,6‘sı nükleerden karşılanırken, 2015 yılında bu oran yüzde 10,6‘ya gerilemiştir. Aynı dönemde yenilenebilir enerji kaynaklarının payı ise yüzde 22,8‘e tırmanmıştır. İstatistikler açıkça dünya genelinde nükleer enerji döneminin kapandığını, yenilenebilire yönelim olduğunu ortaya koymaktadır. Yenilerin inşa edilmemesi, mevcutları ömrünü tamamlamasıyla, Sinop ve Akkuyu santrallarının devreye alındığı yıllarda dünya genelindeki az sayıdaki nükleer santraldan ikisi ülkemizde yer alacaktır. Başta güneş ve rüzgar olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarında yaşanan gelişmeler tüm dünyada elektrik maliyetlerini düşürmektedir. Önümüzdeki yıllarda maliyetlerin daha da düşmesi beklenirken, ülkemizin nükleer enerji lobisi için bir sığınağa dönüştürmesi kabul edilemez. 

  


Güvenlik kültürünün gelişmediği ülkemizde, İzmir Gaziemir‘deki eski kurşun fabrikasından kaynaklanan radyoaktif kirlilik halen temizlenmemiştir. Manisa Köprübaşı ve Aydın Kisir‘daki terk edilmiş uranyum madenlerinin saçtığı tehlikeye yıllardır önlem alınmamıştır. Nükleer santralle karşılaştırıldığında radyoaktivite yönünden çok daha az risk oluşturan bu tesisler ve sahalarda önlem alınmaması, endişelerimizi arttırmaktadır.  Uygulamalı Fizik dalında lisans eğitimi alan ve felaketin yaşandığı dönemde Japonya Başbakanı olan Naoto Kan‘ın ifadeleriyle "nükleer enerjinin geleceği olmadığını" vurguluyoruz. En büyük iki nükleer kazaya neden olan Rusya ve Japonya‘nın nükleer riskleri ülkemize taşımasına olanak verilmemesi için kamuoyuna duyarlılık çağrısı yapıyoruz.

Nükleer Karşıtı Platform 
İzmir Bileşenleri

12.03.2018 00:00
Okunma Sayısı: 299