TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
TMMOB
Çevre Mühendisleri Odası
NÜKLEER KARŞITI PLATFORM İZMİR BİLEŞENLERİ BASIN AÇIKLAMASI HİROŞİMA`NIN YIL DÖNÜMÜNDE NÜKLEER TEHLİKEYE HAYIR!

NÜKLEER KARŞITI PLATFORM İZMİR BİLEŞENLERİ BASIN AÇIKLAMASI

HİROŞİMA`NIN YIL DÖNÜMÜNDE NÜKLEER TEHLİKEYE HAYIR! 

 

 

Bu fotoğraf, 6 Ağustos 1945 tarihinde Hiroşima`ya atılan atom bombası sonrası, kentten bir görünümü yansıtıyor. Aradan geçen bunca yıla karşın acısı, insanım diyen herkesin yüreğinde yaşıyor. Yıllardır süren bir savaşı bitirmek bahanesi ile gerçekleştirilen bu saldırıda 140 bin masum sivil ölmüş, arkasından Nagaziki`ye de atılan bomba nedeniyle 80 bin sivilin daha kavrularak hayatını kaybetmiştir. Radyasyonun etkileri yıllarca sürmüş, milyonlarca insanın sakat, hastalıklı, yoksul yaşamasına, daha sonraki nesiller bile sağlıksız ve sakat doğmuştur. Oysa, bu bombalar atıldığında, savaş zaten bitmek üzereydi.  Hiroşima katliamının 73`üncü yıldönümünde nükleer tehlike, halen başımızın üzerinde tüm dehşetiyle duruyor. Nükleer silahlar oluşan dehşet dengesi nedeniyle kullanılamamaktadır ama bu nükleer tehlikenin geçtiği anlamına gelmiyor. Aşağıdaki iki örnek bile endişelerimizde ne kadar haklı olduğumuzu gösteriyor:

1-Nükleer Güç Santralleri (NGS): Çernobil ve Fukuşima`nın yarattığı felaketler halen belleklerimizde çok taze. Bu kazalarda ölenlerin yanı sıra, halen yayılmakta olan ve titizlikle boyutları gizlenen radyasyonun etkileri, nükleer tehlikenin en çarpıcı örnekleri. Bununla da kalmıyor, ilk nükleer santralden bu yana, 700 kadar kaza yaşandığı, bunların çoğu kamuoyundan gizlendiği belirlenmiştir. Bu kazalarda ölen, sakat kalan, yaralanan olup olmadığı ise yeterince açık değildir. 

2-Nükleer Atıklar: Türkiye`nin en büyük üçüncü kenti İzmir`in göbeğinde, Gaziemir`de, nereden geldiği, ülkeye hangi yollarla sokulduğu bilinmeyen radyoaktif atıklar nedeniyle Gaziemir ve Karabağlar ilçelerinin bir bölümünde yaşayan yurttaşlar risk altındadır.  Radyoaktif atık ticaretinin yasak olmasına karşın, bu atıklar nasıl oldu da Gaziemir`e kadar geldi sorumuz ise bir türlü yanıtlan(a)mıyor. Halkapınar istasyonundaki radyoaktif atıkların da nereden geldiği yanıtlanmazken, bu atıkların akıbeti de belli değildir. Tüm çağrılarımıza karşın sağlık taraması yapılmadığı için gerçek boyutları bilinmemesine rağmen anormal doğumlar, düşükler, kanser vakalarında artış yaşanıyor. Yetkililerin duyarsızlığı, teknik donanımın yetersizliği yüzünden, daha ne kadar süreyle bu sorunların yaşanacağı ise belirsizdir. Ülkemizin daha nerelerinde bu tür atıkların bulunduğu belirsizidr. Ülkemizin gizli bir nükleer atık deposu olarak kullanılmasından endişe duyuyoruz.  

Bu şartlar altında ülkemizde üç adet nükleer santral kurulması planlanmaktadır. Ne gariptir ki bu santrallerin ilki, ilk nükleer facianın yaşandığı Rusya tarafından, ikincisi ise ikinci nükleer facianın yaşandığı Japonya tarafından yapılacak. Üçüncüsünün ise teknik yeterliliği tüm dünyada tartışılan Çin tarafından yapılacağı iddia ediliyor. Bu seçimlerin hangi araştırmayla, hangi bilgi birikimiyle yapıldığı belirsizdir. Çernobil ve Fukuşima`daki gibi bir kaza olursa, bunun sorumlusu kim olacaktır! Bir kaza sonucu, binlerce insanın ölümüne, yaralanmasına, yaşamlarının alt üst olmasına neden olabilecek bu santrallara ilişkin teknik bilgilerin kamuoyuna açıklanmasını istiyoruz.  

 

Nükleer Karşıtı Platform
İzmir Bileşenleri
6 Ağustos 2018

06.08.2018 00:00
Okunma Sayısı: 300