TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
TMMOB
Çevre Mühendisleri Odası
OVACIKTAKİ ALTIN MADENİ PROJESİ YENİ ÇED SÜRECİ

Danıştay 6. Dairesinin İzmir‘in Bergama ilçesi Ovacık köyü yakınlarındaki altın madeninin işletilmesine olanak tanıyan Çevre ve Orman Bakanlığı idari işlemine ilişkin verdiği yürütmeyi durdurma kararının ardından, maden işletmecisi firma tarafından yeniden başlatılan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci devam ediyor.
Madenin çalışmasına devam edebilmesi için gerekli ÇED raporunun alınması sürecinde, yasal zorunluluk olarak halkın katılımıyla işletmenin çevreye olası etkilerinin ele alındığı bilgilendirme toplantıları düzenleniyor.

Maden işletmecisi tarafından Ovacık köyünde "Halkın Katılımı" toplantısı düzenlenirken, madenin insan ve çevre sağlığına zarar verdiği iddiasıyla kapatılması için hukuksal mücadele veren çevreciler de Bergama‘daki bir düğün salonunda "Halkın Gerçek Katılımı" adıyla toplantı gerçekleştirdi.

Toplantıya meslek odaları ve sivil toplum örgütleri temsilcileri ile Kozak Yaylası köylüleri katıldı.
Bergama Çevre Platformu Sözcüsü Erol Engel‘in başkanlığında oluşturulan divan tarafından yönetilen toplantıda, madenin çevreye etkileri ve hukuksal durumu ele alındı.

Madenin kapatılması için dava açan avukatlardan Ege Çevre ve Kültür Platformu üyesi Arif Ali Cangı, toplantının açılında yaptığı konuşmada, madene ilişkin yaklaşık 20 yıldır devam eden hukuksal mücadele süreciyle ilgili bilgi verdi.

Danıştayın aldığı son yürütmeyi durdurma kararıyla madenin çalışmasına olanak tanıyan idari işlemlerin dayanağı kalmadığını savunan Cangı, "Bu noktada verilen tüm izinlerin geri alınması gerekir. Ama şu anda madenin çalışmasına yeniden olanak tanıyabilmek için Ovacık‘ta halkın katılımı toplantısı düzenleniyor. Bu kadar mahkeme kararından sonra halen izin alınması için toplantı yapılması açık hukuksuzluktur. O yüzden halkın gerçek katılımı toplantısını burada yapıyoruz" dedi.

Cangı, maden işletmecisi tarafından hazırlanan yeni ÇED raporunda madenin ömrünün 7 yıl daha uzatıldığını ve işlenecek maden ulaıak Ovacık yakınındaki yerlerin gösterildiğini belirterek, şöyle konuştu: "Şu anda işletilen süreç, görünen o ki daha çok Kozak‘ı ilgilendiriyor. Mahkeme kararı uygulanabilirse Kozak‘ın kazılmasının önüne geçebileceğiz.

2 gün sonra ayın 16‘sında Ankara‘da Çevre ve Orman Bakanlığında ÇED Bilgilendirme Kapsam Değerlendirme Toplantısı yapılacak. Süreç çok hızlı işletiliyor çünkü 29 Ocaka kadar yeni izin alamazlarsa madenin kapısına mühür vurmak zorunda kalacaklar.

Bir oyun oynanıyor.

Hukukun arkasından dolanılmaya çalışılıyor.

O zaman hepimizin Kozak‘ın çığlığını yükseltmemiz gerekiyor." Bu katılım toplantısı tutanaklarının Çevre ve Orman Bakanlığındaki toplantıya gönderileceğini kaydeden Cangı, ÇED sürecinin en önemli unsurunun halkın katılımı olduğunu, bakanlığın bunu mutlaka dikkate almak zorunda bulunduğunu, aksi takdirde verilecek yeni iznin de mahkemeler tarafından iptal edilebileceğini ileri sürdü.

"MADEN BERGAMA‘YI ZEHİRLEDİ" İDDİASI Ege Üniversitesi (Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Ali Osman Karababa ise Bergama‘daki madenin bölgede ağır metal kirliliğine yol açtığını iddia etti.
Prof. Dr. Karababa, madenin çevresel zararlarının çıktısının insanlar üzerinde yıllar sonra görülmeye başlanacağını söyledi.

İzmir‘de içme suyundaki arsenik tartışmalarını hatırlatan Karababa, şu iddialarda bulundu: "Oysa bugün Ovacık‘taki içme suyu kaynaklarındaki arsenik oranını, normal değer litrede maksimum 10 mikrogram olması gerekirken, 250 mikrogram olarak ölçtük. Bu Soğancı‘daki kaynaklarda 240 mikrogram, 3 farklı artezyen kuyusundan aldığımız numunelerde de 110 ile 130 mikrogram arasında değişiyor. Sağlığımızı etkileyecek bir suyu içmeye mahkum ediliyoruz. Bu sadece içtiğimiz suyla değil, eğer bu kaynak toprağın altındaysa bitkilerin yapısına da geçerek de bizi etkiliyor. Bizi böyle bir cendereye sokmaya kimin ne hakkı var?

insan sağlığının bedeli ölçülebilir mı? Birilerinin cebi dolacak diye binlerce insanın sağlığını hiçe sayıyorlar. İzmir Tabip Odası, Türk Tabipleri Birliği olarak bu madene karşıyız." -KOZAK KÖYLÜLERİ FISTIKTAN YANAToplantıda, Kozak Yaylası köylüleri, altın madeni istemediklerini söyledi.
Yukarıbey köyü muhtarı İlhan Çakır, Kozak Yaylası‘ndan çıkarılacak 1 ton cevherden 4 gram altın elde edileceğini, bunun için topraklarının kazılmak istendiğini belirtti.
 
Madencilerin yaptıkları toplantılarda kendilerine 10 yıl çalışıp ülke ekonomisine 20 milyon dolar kazandıracakları bilgisini verdiğini kaydeden Çakır, "Kozak‘ta her sene fıstıktan 50 milyon dolar gelir elde ediliyor, bırakınız hayvancılığı, pekmezini, üzümünü, sadece çam fıstığından 50 milyon dolar. Siz hiç mi hesap bilmiyorsunuz? insan bunu söylemeye utanır" diye konuştu.

Aşağıbey köyü muhtarı Sıtkı Bilgin de çam fıstığı gibi bir altınları varken toprağı kazıp ayrıca maden çıkarmaya ihtiyaçları olmadığını ifade ederek, "Her iş her yerde yapılamamalı. Nasıl köylü Ankara‘da Kızılay‘da, İzmir‘de Konak‘ta bir yer satın alıp hayvancılık yapamıyorsa dünyanın ender yörelerinden Kozak‘ta da madencilik yapılamamah" dedi.

Yukarıbey köylülerinden Neziha Solak da "Fıstığımızı satıp para kazanıyoruz. Bütün toprağımızı kazacaklar, maden istemiyoruz.

Bizim fıstığımız altın.

Zehir istemiyorum" diyerek altın madenine karşı çıktı. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Genel Başkanı Yılmaz Kilim ile Metalürji Mühendisleri Odası Genel Başkanı Cemalettın Küçük‘ün de katıldığı toplantının sonunda, Çevre ve Orman Bakanlığında 16 Ocakta yapılacak toplantıya heyet gönderilmesi kararlaştırıldı.

Gündem (Ankara)

23.01.2009 00:00
Okunma Sayısı: 654