TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI ANTALYA İL TEMSİLCİLİĞİ DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI
Çevre; hayatı tamamlayan, insanla birlikte tüm canlıların varlığını sürdürebildiği bu dünyadaki yegane ortamdır. 19 yy. da yaşanan sanayi devrimi ve dünya nüfusundaki hızlı artışla birlikte çevre sorunları daha etkili bir biçimde kendini hissettirmiş, bu sorunlara geçici lokal çözümler yerine bütünsel yaklaşımlarla global çözüm bulunması gerektiği gerçeği kabul görmüştür. Buradan yola çıkarak bundan 41 yıl önce 1972 yılında İsveçin Stockholm kentinde Çevre Sorunlarının ele alındığı Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı düzenlenmiş ve 5 Haziran gününün "Dünya Çevre Günü" olması kararlaştırılmıştır.
Sektörel farklılıklara bağlı olarak çeşitlilik gösteren çevre sorunları, faaliyetlerin yapıldığı alanları birebir etkilemekte ve doğal yaşamı günden güne yok etmektedir. Günden güne yok olma tehlikesi altında
olan bu alanlardan bir tanesi de hiç şüphesiz ki turizm bölgeleridir. Ülkemiz kıyı turizminin başkenti olarak kabul edilen, dünyada en fazla ziyaret edilen 3. şehir konumunda olan, Ülkemizin 6. büyük şehri
konumuna ulaşan ve hızlı nüfus artışıyla 2 milyonun üzerinde yerleşik nüfusa sahip olan Antalya da bu tehdidi en yakından hisseden illerimizdendir.
En basit bir örnekle, yılda yaklaşık 15 milyon yerli-yabancı kişinin ziyaret ettiği İlimiz kıyı şeridinde yer alan bir turistik işletmede, yaz sezonunda turist başına günde ortalama 600 lt suyun tüketildiği, günde ortalama kişi başı 3,6 kg organik atığın ve 2,03 kg ambalaj atığının ortaya çıktığını hesaba kattığımızda rakamların bir günde dahi çok ciddi bir yekun ve göz ardı edilemeyecek bir tehdit oluşturduğunu
anlamamız zor olmayacaktır. Ayrıca 500 bin yatak kapasitesine ulaşan turistik işletme sayısıyla da taşıma kapasitesinin üzerinde hizmet verilmekte, kıyılarımız ciddi anlamda çevre baskısı görmektedir.
Antalyaya daha çok turist getirebilme gerekçesiyle yapılacak çevre tahribatları, sadece bugünkü kazancı düşünerek doğal kaynaklarımızı hızla tüketecek uygulamalar, gelecek neslin haklarını gasp edecek çıkarcı politikalar bize maalesef kaçınılmaz sonu getirecektir. Şayet çevre değerlerinin kullanımı esnasında bugünün ihtiyaçları karşılarken yarının değerlerinden çalmadan planlayabilirsek hem turizm gelişir hem de çevre değerleri korunarak avantajlı hale gelmiş oluruz. Böylelikle sürdürülebilir turizmi de inşa etmiş oluruz. Aksi taktirde doğal kaynakları hoyratça kullanılmış, musluklarından temiz su akmayan, atıkları geri kazanılmadan doğaya rastgele atılmış ve etrafından sürekli kötü kokular yayılan, yeşilinin gri ile karıştığı, denizi ve dereleri kirletilmiş, betonarme bir kıyı şehrinde başıboş ve bakımsız
kalmış turistik işletmelerle baş başa kalırız.
Biz Antalyanın Çevre Mühendisleri; kentimiz için öncelikli gördüğümüz başlıca çevre sorunlarından olan turistik otellerin arttırılması yerine bütünleşik kıyı yönetimi odaklı olarak bugünü ve uzun vadede geleceği garanti altına alan planlı bir turizm anlayışının hakim olması gerektiğine, tüketime dayalı kitle turizmi yerine ekolojik turizme ağırlık verilmesi gerektiğine, doğal ve milli parklarımızın, tabiat varlıklarımızın korunarak güvence altına alınması gerektiğine, başta kıyı belde ve belediyeler olmak üzere hiçbirinin kanalizasyon-arıtma tesisi gibi altyapı sorunun kalmaması gerektiğine, bu bağlamda festivallere-şölenlere yerel yönetimler tarafından ödenen büyük bedeller yerine görünmeyen ölü yatırım gibi gördükleri bu tür altyapı yatırımlarına öncelik vermeleri gerektiğine, betonlaşmaya yönelik hızla ilerleyen çarpık kentleşmeye son verilmesi gerektiğine, deniz kirliliğinin önlenmesinde daha etkin olunması gerektiğine, seracılık faaliyetlerinde kullanılan kimyasallar ve yanlış uygulamalarla neden olunan toprak kirliliğinin en aza indirilmesi gerektiğine, yıllardır kış aylarında yaşadığımız hava kirliliğinin artık son bulması gerektiğine, kontrolsüz madencilik faaliyetleriyle ortaya çıkan çevre
tahribatının engellenmesi gerektiğine, güneş kenti olan İlimizde yenilebilir enerjinin hak ettiği şekilde kullanılması gerektiğine, çevre korumanın sadece mevzuatlarla değil bilinçlendirme faaliyetleriyle de
desteklenmesi gerektiğine, çevre korunmasında ve sorunlarının önlenmesinde basite indirgeyici bakış yerine bilime dayalı, mühendislik disiplinlerinden faydalanılan özellikle de sorumlu ve yetkili meslek disiplinini oluşturan çevre mühendisliğinden istifade edilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Tüm bu saydığımız çevre sorunlarına çözümler hayata geçtiği o gün geldiğinde, bizler işte o zaman bu güzel günü bir bayram havasında kutlayabileceğiz. Ancak şu haliyle "5 Haziran Dünya Çevre Günü" nün farkında olma, alışkanlılarımızı tekrar gözden geçirme, tek bir ağaç için bile mücadele edenleri anlayabilme, kısacası aklımızı başımıza alma günü olarak algılanması gerektiğini ifade ediyor, Dünya Çevre Gününü başta Antalya halkı ve yöneticileri olmak üzere tüm canlılar ile
paylaşıyoruz.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
Antalya İl Temsilciliği