Emek doğanın sömürüsü üzerine kurulmuş bu düzenin, ülkemiz ekolojisine yıkım, ekonomisine kriz, emeğiyle geçinen toplum kesimlerine yoksulluk dışında vereceği hiçbir şeyin olmadığının görüldüğü bir dönemdeyiz.

Bu ilerleyiş ve anlayışın bir sonucu olarak ülkemiz kaynakları, kuruluşları, tesisleri kullanılamaz ve fayda sağlayamaz hale gelmekte, çalışanların örgütlenme, görüşlerini ifade etme ve bilgi edinme hakları kısıtlanmakta, basın özgürlüğü ayaklar altına alınmaktadır.

Bu politikaların içinde uygulanan yayılmacı ve baskıcı yönetimler, ülkeyi bir kaos ortamına sürüklemiştir.

Ülkemizin son yıllarda yaşadığı ve demokrasinin olmadığı bu ortamda çevre değerlerinin korunamayacağı gibi doğal varlıkları koruyup geliştirmeyi temel felsefesi haline getiremeyen bir demokrasinin de olmayacağının açık kanıtıdır.

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası olarak gerçekleştirdiğimiz 13. Genel Kurul aracılığıyla, birbiri ile ayrılamaz bir bütün oluşturan çevre ve demokrasinin geliştirilmesi mücadelesini, sahip olduğumuz güçle en üst düzeye taşıyacağımızı, benzer kaygı ve anlayışı taşıyan tüm toplumun kesimleri ile dayanışmamızı yükselteceğimizi, ülkemizin aydınlık geleceğini akılla, bilimle ve dayanışma ile inşa edeceğimizi duyuruyoruz.