22 MART DÜNYA SU GÜNÜNDE UYARIYORUZ
22 MART DÜNYA SU GÜNÜNDE UYARIYORUZ:
İstanbulu Tehdit Eden Susuzluk Kuraklığa Mal Edilemez
Su Havzalarının Tehdit Eden Tüm Projelere Derhal Son Verilmelidir.
22 Mart tarihi 1992 yılında Birleşmiş Milletler Rio Konferansında Dünya Su Günü olarak ilan edilmiş ve aynı konferansta su ilk defa meta olarak tanımlanmıştı. 2014 yılına geldiğimizde ise, Birleşmiş Milletlerin suyu enerji üretiminde önemli bir girdi olması nedeni ile enerji bağlantısı üzerinden tanımladığını ve 2014 yılı hedeflerini enerji ve su bağlantısı için farkındalık oluşturmak üzerine kurduğunu görüyoruz. Suyun enerji üretimi için gerekli bir meta olarak tanımlanması, ekosistemin sürdürülebilirliğinin temeli ve yaşamı var eden unsur olma özelliklerini hiçe saymaktadır. Her geçen yıl, yeryüzünün su varlığı azalırken ve kuraklık tehlikesi daha görünür olurken, suyun enerji üretimindeki rolünün vurgulanması, doğanın değil kapitalist sistemin sürdürülebilirliğinin esas alındığını kanıtlar niteliktedir.
İstanbulda ise neoliberal politikaları benimseyen yönetim anlayışı kamusal alanların imara açılması üzerinden elde edeceği rantın peşinde, su havzalarının koruma ilkelerini ihlal etmeye devam ediyor. 3. Havalimanı projesinin yürütmesinin durdurulmasının durdurulması ve hukuka rağmen projenin sürdürülmesinin sağlanması çabalarını bunun en görünür örneklerinden biri olarak değerlendirebiliriz. 3. Köprü, 3. Havalimanı ve Kanal İstanbul gibi İstanbulun kuzeyinde bulunan doğal alanları hedef alan projeler, orman ve sulak alan ekosistemlerinde yaratacakları geri dönüşü mümkün olmayan tahribatlar sonucunda Küçükçekmecede olduğu gibi su havzalarının kaybedilmesi ile sonuçlanacaktır. İstanbulun suyunun %25ine sahip olan Terkos Barajı uzun mesafe koruma alanı içinde yer alan ve % 85i orman alanı olan proje sahası beton yığınları ile kaplanarak su döngüsü açısından geçirimsiz tabaka oluşturacak yoğun yapılaşma ve sanayileşmeye paralel olarak havzadaki kirlilik artacak ve bu etkiler sonucunda Terkos içme suyu havzası olarak kullanılamaz duruma gelecektir.
İstanbul için tehdit oluşturan kuraklığın temel nedenleri yağış kıtlığı değil, su havzalarının korunamamasıdır.
1- İstanbulun mevcut içme suyu havzalarının korunmaması ve hatta gözden çıkarılarak yapılaşmaya açılması sonucunda yaşanan yoğun betonlaşma, orman alanlarının yok edilmesi ve su havzalarında kirlenmenin yanında, geçirimsiz bir tabaka oluşturarak yağmur sularının toprağa geçmesini engellemekte, içme suyu havzaları yeteri kadar beslenememektedir.
2- İçmesuyu havzalarında havzayı besleyen sular, su şişeleme tesislerine verilmekte, evimizin musluğundan akması gereken su, firmalar tarafından şişelenerek satılmaktadır.
3- İstanbulun su ihtiyacı kendi sınırları içerisinde planlanıp çözülebilecekken su ihtiyacını karşılamak için Melenden su getirmek çözüm olarak görülmüş, ancak bu çözümün de doğru, kalıcı ve yeterli bir çözüm olmadığı çok kısa bir süre içinde ortaya çıkmıştır. Melenden su getirmek İstanbulun su ihtiyacı için çözüm olmadığı gibi o bölgenin de ekolojik yönden ve tarım faaliyetleri yönünden zarar görmesine neden olmuştur.
İstanbulun su sorunu kuraklığa mal edilerek, amatör bir yaklaşım ile değerlendirilemeyecek kadar önemlidir. Başta İstanbul olmak üzere tüm kentlerimizin gerçekçi ve uzun vadeli planlamalara ihtiyacı bulunmaktadır.
Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak, suyun en temel yaşam hakkı olduğunu ve ticari bir metaya dönüştürülmemesini savunuyoruz. Bu anlamda tüm canlı yaşamı için gerekli olan suyun ekosistemin sürdürülebilirliğini temel alan bir bakış açısıyla değerlendirilmesi ve suyun ticarileştirilmesini hedefleyen tüm projelerin karşısında, su havzalarının korunması ve tüm canlılar için yeterli miktarda suya erişim hakkının tanınması için mücadele edeceğimizi duyuruyoruz.
SU HAYATTIR, SATILAMAZ.
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI
İSTANBUL ŞUBESİ YÖNETİM KURULU
21 Mart 2014