5 HAZİRAN DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI VE İSTANBUL ÇEVRE DURUMU 2018 RAPORU
04 Haziran 2018
Basına ve Kamuoyuna
Son 15 yıldır ekolojik yıkımın ana merkezlerinden biri haline gelen İstanbul, katil projelerin odağı olmuş durumda. Katil projelerin kıskacındaki su kaynakları ve havzalar yok edilirken, İstanbulun ciğerleri olan Kuzey Ormanları orman vasfından çıkarılıp imara açılıyor. Bir yanda suyun tasarruflu kullanılması üzerine nutuk atanlar, İstanbulun su ihtiyacının %20sinden fazlasını rant projeleri uğruna gözden çıkarıyor. Katil projelerin planlandığı bölgelerde yaşayan halkın temel geçim kaynağı olan tarım ve mera alanları imara açılıp, bölge halkına yaşam alanlarını terk etmek dışında bir seçenek bırakılmıyor. İstanbul hava kirliliği kritik bir noktadayken, katil Kanal İstanbul projesi hem İstanbulun ciğerlerini yerinden söküyor hem de proje yapımında ortaya çıkacak hafriyatların şehre rüzgarlar ile taşınmasını öngörüyor.
İstanbulun hava kirliliği karnesinin kötü olduğu kesin olarak ifade ediliyor. Ancak amacı hava kirliliği ölçümü olan istasyonların ölçüm yapmadığı gün sayısının yüksek olması, İstanbul halkının nasıl bir hava soluduğunu bilmemizi dahi engelliyor. Sadece kirlilik limitlerini aşan günlere baktığımızda bile İstanbulun havasının solunabilir olmadığı görülüyor.
İstanbulun atık sularının neredeyse tamamının arıtıldığını söyleyenler, halkı kandırmaya devam ediyor. Sadece ön arıtmaya tabi tutularak Marmara Denizine verilen atık sular, Marmara Denizi üzerindeki baskıyı inanılmaz derecede artırıyor ve deniz ekosistemini yok ediyor.
İstanbul gibi büyük bir su kentindeki tüm su işleri kararlarını, son yıllarda liyakat tartışmalarının odağında yer alan İSKİnin alması, İSKİnin aldığı kararların sorgulama ve eleştiriye kapalı olması ve birçok arıtma tesisi uygulamasında deneme/yanılma yöntemi ile ilerlemesi sorunların başında geliyor. Özellikle 5.462 km² hizmet alanını ve 18 milyon insanı etkileyen kararlarda STK görüşlerinin dikkate alınmaması, İstanbul su yönetimindeki hataların derinleşmesine neden oluyor.
İstanbulda yoğun bir şekilde sanayi kaynaklı toprak kirliliği görülüyor. Çoğu tarım arazisi kara yollarına, apartmanlara, havaalanlarına, alışveriş merkezlerine, sanayi alanlarına ve tesislere dönüştürülüyor ve tesislerin çoğu atıklarını gelişigüzel bir şekilde toprağa bırakıyor. En son Tuzla ve Büyükçekmecede tanıklık ettiğimi toprağa gelişigüzel bir şekilde kimyasal atık bırakılma durumu ivedilikle artıyor.
Kanal İstanbul Projesi, 3. Havalimanı projesi, kentsel dönüşüm projeleri ve benzeri yaşamı katledecek mega projelerin ivedilikle durdurulması, iptal edilmesi, bu projelerin tehdidi altında olan Küçükçekmece Lagün Havzasının ekolojik yapısının, biyoçeşitliliğin, yaşam belleğinin korunması, yaşamın sürmesi için zorunluluktur.
Bugün de uyarıyoruz, İstanbulun ekolojik olarak geriye dönüşü mümkün olmayan bir yola girmemesi için seçeceğimiz mücadele yolu Köprüden Önce Son Çıkıştır. İstanbul halkının yaşam alanlarına sahip çıkması, kamusal alanlar üzerinde hak talep etmesi ve anayasadaki temel hakkı olan sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını savunması gerekmektedir. İstanbulu savunmak için Yeşil Yola karşı mücadelesinde devlete halkı hatırlatan Rabia ananın, HES karşıtı mücadelesinde yaşamını yitiren Metin Lokumcunun, Cerattepede 1700 rakımda direnenlerin, yaşamının son anına kadar Karadeniz için mücadele eden Kazım Koyuncunun cesareti bizler için yol gösterici olacaktır. Ranta, talana, yağmaya karşı herkesi ekolojik yıkımla mücadele etmeye çağrıyoruz.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu
Ekte 2018 İstanbul Çevre Durumu Raporumuz mevcuttur.