5 HAZİRAN DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ VE ÜLKEMİZ
Doğal kaynaklarımızı ekolojik olarak sürdürülebilir düzeyin çok üzerinde tüketmekteyiz. Bu durum hem Türkiye hem de genel olarak gezegenimiz için geçerlidir. İklim değişikliği, bu dengesizliğin şimdiye kadar en görünür işareti olmuştur. Ancak bir çok küresel eğilim gelecekte ekosistemler üzerinde daha ciddi risklerin ortaya çıkabileceğini göstermektedir.
Tamamen kaynak verimli ve yeşil ekonomiye geçiş için tüm çevresel kaynakların; yani biyoçeşitlilik, toprak, karbon, akarsular, denizler ve soluduğumuz havanın tüketiminde ve küresel ticaret kararlarında çok ama çok dikkatli politikalar izlenmelidir.
Zaman aleyhimize işliyor yavaşca, sinsice. Farketmiyoruz ya da umursamıyoruz. Bencilce tüketmeye devam ediyoruz. Ama unutmayalım ki şimdi elimizi taşın altına koymak için zamanımız var. Ancak böyle devam edersek gün gelecek, elimizi taşın altına koymak için gerekli enerjiyi, gücü ve nefesi kendimizde bulamayacağız. Kendimizde ve dünyamızda.. Çünkü bu sorunlara malesef hızlı bir şekilde uygulanacak çözümler bulunmamaktadır. Kanun yapıcılar, şirketler ve vatandaşların birlikte hareket etmesi ve kaynakların daha verimli şekilde kullanılması için yenilikçi yöntemlerin geliştirilmesi ve tüm bunların pratiklik kazanması uzun vadeli devlet politikalarıyla mümkün olabilir ancak. Dünyayı yaşanabilir kılmak ve bunun devamlılığını sağlamak, 3 saatlik ya da 5 aylık bir çalışma ile değil maalesef ki hayatlarımızla, her anımızla bütünleştirdiğimiz sürdürülebilir politikalarla gerçek olabilir.
Ama tabi tüm bunlar yani dünyamızın ve ülkemizin mevcut durumu, bizim bu durumun bize verdiği sinyalleri görmezden gelmemiz, somut olarak her gün yeni bir çevre katliamının hem medya hem de toplum olarak üzerinde durmamız vs. bir yana, insanı doğrudan canından edecek durumlara karşı bile tedbir alamaz bir hale geltirdi ve hatta tedbir alamaz, almaz durumda olduğumuzu unutup utanmaz da bir hal aldık. Daha madenlerimiz, inşaatlardaki iskelelerimiz ve bir çok iş alanımız insan hayatı için cinayet ortamı yaratırken nükleere evet diyen siyasi ve idari bir yapı ile karşı karşıyayız. Herhangi bir ihmal, kaza ve kader kavramlarını dışarıda bıraktığımızda bile tehlikelerinden, zararlarından ötürü gelişmiş ülkelerde terk olunan HES projelerinin kabulünü anlamının çok uzağındayız.
Ülkemizde insan yaşamının nasıl ve ne şekilde son bulabildiği herkesin malumu.. Yüreğimiz öyle yandı ki söyleyecek iki çift sözü bulmakta zorlanıyoruz. Her anlamda öyle zor bir süreçten geçiyoruz ki bugünler tükensin ve gelecek yarınlar bugünlerden eser taşımasın istiyoruz. Çevre gününden iki gün sonra yapılacak seçimlerde, ülkenin seçimini doğadan, insandan yani yaşam hakkından yana kullanmasını umut ediyoruz. Bu umutla mücadele ediyor ve yine aynı umutla Ekolojik Yikimla Mücadele Haftamiza ve 5 Haziran DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ` müze sahip çıkıyoruz.
Saygılarımızla,
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Ankara Şubesi
8. Dönem Yönetim Kurulu