97 STK`DAN 80. MADDE`YE KARŞI AÇIKLAMA
Kamuoyunda gündeme 70. Madde olarak giren, bu isimle Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu`nda görüşülürken bir gecede 75. Madde adını alarak sabaha karşı meclisten geçirilen, yeni adı ile 80. Madde ile ilgili olarak bir araya gelen 97 kurum adına, Çevre Mühendisleri İstanbul Şubesi`nde basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısında ilk sözü alan, Çevre ve Ekoloji Hareketleri avukatı İbrahim Demirci, konuşmasında 80. Madde`nin 4. fıkrasının yok hükmünde olduğunu belirterek, "çünkü bu madde Bakanlar Kurulu`na yasa çıkarma yetkisi veriyor. Yasama yetkisi parlamentodan alınıp bakanlar kuruluna veriliyor." dedi.
Demirci, 80. Madde`nin 5. fıkrasının ise, kamu kurumlarından hiçbir izin almaksızın projeleri hayata geçirmeyi mümkün kıldığını belirterek, Bakanlar Kuruluna, yürütülecek projelere yönelik yasal tüm kısıtları ortadan kaldırma yetkisi verildiğini ifade etti.
Söz konusu maddenin yasal ve anayasal mevzuata aykırı olduğunu belirten avukat İbrahim Demirci, aynı zamanda uluslararası hukukun da ihlal edildiğini belirtti.
Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi`nden Kübra Ayçiçek ise "Son 14-15 yıldır ekoloji sorunsalı hayatımıza daha çok girmeye başladı. Aslında Türkiye tarihine baktığımız zaman, sadece son 15 yılda değil,1950`li yıllardan beri olan, özelleştirme politikalarıyla da birlikte, bir ekoloji sorunu var bu ülkenin. Çünkü, hiçbir yönetim, bakış açısına ekolojiyi almadı. Ekolojiyi öncelik olarak almazsanız, ekonomiyi alırsanız. Doğada yapacağınız her projede rant öncelikli olur." dedi.
Çevre Mühendisleri olarak bir projeyi ekolojik, ekonomik ve toplumsal olmak üzere 3 açıdan incelediklerini belirten Kübra Ayçiçek, bu üç başlığın bir bütün oluşturduğunu, herhangi bir başlığın diğerlerinden daha önemli görülemeyeceğini, hatta ekonomik başlığın biraz daha geriden geldiğini söyledi.
Son yıllarda ekoloji sorunsalının bir saldırı biçiminde gündeme gelmesinin sebebinin ise "Türkiye`de hukukun alaşağı edilmiş olmasıdır" diyen Ayçiçek, "ekoloji esastır, doğanın kendi hakkı vardır" diyerek, toplumsal sonuçları düşünülmeksizin hayata geçirilmek istenen projelere karşı mücadele eden halkın, hukuksal süreçlerle doğayı korumaya çalıştığını belirtti.
İstanbul eski Milletvekili Melda Onur ise konuşmasına, daha önceki dönemlere göre şimdi faklı bir durumun olduğunu belirterek başladı. Geçmişte yapılacak itirazlar ile kanunun Anayasa Mahkemesi`nden döneceğini belirten Onur, "şu anda Anayasa Mahkemesi`nin vereceği kararı kestirmek mümkün değil" diyerek, bürokrasinin OHAL sürecindeki tavrına dikkat çekti.
Melda Onur, Anayasa Mahkemesi`ne itiraz yolunun takip edilmesi gerektiğini belirtirken, Meclis`teki Çevre Komisyonu`nun işlevsizleştirilmesinden dolayı 80. Madde`nin durdurulması açısından Meclis`ten bir beklenti içerisine girilmemesi gerektiğini söyledi.
Kamuoyu baskısı yaratmak için yapılacak faaliyetlerin ile ilgili önerilerde bulunan Melda Onur, "Risk altındaki alanların envanteri çıkarılmalı, halk nerelerin risk altında olduğunu bilmeli" dedi.
İmzacı 97 kurum adına yapılan açıklamada ise şu ifadelere yer verildi:
"Türkiye Varlık Fonu, varoluşun şarkısına, börtü böceğin hayvanın mahremine, insanın hafızasına ve nefesine yapılan nobranca bir darbedir; doğaya, kentlere, yaşama karşı açık bir savaş ilanıdır. Madde 80, yurttaşların kendi vergileriyle Türkiye`nin yarınlarına ipotek koyulması demektir. Madde 80, hukukun üstünlüğü kavramının ‘şirketlerin üstünlüğü` olarak değiştirilmesidir. Madde 80, Bakanlar Kurulu`nun toplumun ve hukukun üstüne geçirilmesi demektir. Madde 80, bildiğimiz anlamda hukukun ortadan kaldırılması, tüm varlıkların tek kaynağı olan doğa üzerinde cirit atacak akıl almaz bir sermaye tahakkümünün yeni düzen olarak tanımlanmasıdır. Bu nedenle, bizler yaşam savunucuları olarak Anayasa Mahkemesi`nden bir talan çağına kapı açacak olan ‘6745 Sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun‘un iptal edilmesini istiyoruz.
Bizler, doğa, hayvan ve kent örgütleri, duyarlı hukukçu ve siyasetçiler, yaşam savunucuları, kısacası yaşamın ta kendisi olarak, hayvanlar, çocuklar ve yaşanılabilir bir dünya için toprağı, suyu, havayı; çıkarsız bir şekilde doğayı savunuyoruz ve savunmaya devam edeceğiz."
Basın toplantısı, 22 Ekim Cumartesi saat 13.00‘te Galatasaray Meydanı‘nda yapılacak eylemin çağrısı ile sona erdi.
Kaynak İleri Haber / Murat BÜYÜKYILMAZ