"AKPNİN ÇEVRE KARNESİ" SÖYLEŞİSİNDE BULUŞTUK
"AKPnin Çevre Karnesi" söyleşisinde buluştuk
Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü Doç. Dr. Raşit Bilginn konuşmacı olarak katıldığı AKPnin Çevre Karnesi adlı söyleşi 25 Ocak günü ÇMO İstanbul Şubesinde yapıldı. Raşit Bilginin Gezi direnişi sürecinde Radikal İkide yazdığı makaleden yola çıkılarak düzenlenen söyleşide, AKPnin 12 yıllık iktidarında çevresel konularda attığı adımlar ve sonuçları tartışıldı.
Raşit Bilginin Yale Üniversitesi Çevre Performansı İndeksinden de (http://epi.yale.edu) yararlanarak çıkardığı Türkiyenin son 10 yıllık çevre karnesine ilişkin çarpıcı veriler sunuldu.
Raşit Bilgin çalışmasından yola çıkarak şu verileri sundu: "132 ülke üzerinden değerlendirmenin yapıldığı indekste Türkiye 109. Sırada, Moldovya ve Umman arasında bulunmakta. Çevresel sağlık başlığında 67. Sırada iken, ekosistem canlılığında 118. Sırada, varolan ormanların korunmasında 66. Sırada.
Türkiye biyoçeşitlilik sıcak noktalarının çok zengin olduğu bir ülke (sıcak nokta hem çeşitliliği anlatıyor hem de bu çeşitlilik üzerindeki tehditlerin çokluğunu). Tüm alanı 3 farklı sıcak noktadan oluşan tek ülke olarak Türkiyenin bu zenginliğinin korunması gerekirken aksine çıkarılan kanunlarla yapılaşmanın önü açılarak bu zenginliğin yok edilmesinin önü açılıyor. Türkiyede 135 sulak alan, 13 ramsar alan bulunuyor. 9000 bitki türü (3000ini endemik) ve 17600 böcek türü bulunuyor. Ancak yanlış politikalar sonucu bu zenginlikler yok olmakta. Örneğin kuş türlerinin %53 oranında azaldığından bahsedebiliriz."
Tüm bu olumsuzluklara AKPnin "kalkınma" mantalitesinin yol açtığını söyleyen Bilgin, doğa korumanın "ağaç dikme"ye indirgendiğini, ancak asıl olanın varolanı korumaktan geçtiğini belirtti.
Yasaların Türkiyenin sahip olduğu zenginlikleri yok etmek üzere hazırlandığını ancak ironik bir biçimde isimlerinde Tabiat ve Biyoçeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısında olduğu gibi "koruma" ibarelerinin yer aldığını söyleyen Bilgin, bu anlayışın değişmesi gerektiğini belirtti. Köprü ve baraj gibi büyük projelerde ÇED gerekliliğinin ortadan kaldırılmasının da aynı kalkınma anlayışına dayandığını belirten Bilgin, sulak alanlarda turistik tesisleşme ve baraj yapımının, 3. Köprü, 3. Havalimanı, Polonezköydeki yapılaşma, Akkuyudaki nükleer santral yapımı girişimi gibi örneklerin de aynı sürecin parçası olduğunu belirtti.
Sunumun ardından neler yapılabileceği üzerine salondan hem katkı hem sorular alındı. Çok zengin ve katılımlı geçen toplantıda, Bilgin, çözümün yerel halkın ayağa kalkmasında yattığını belirtti. Bilim insanlarının da halkı bilgilendirme noktasında çalışarak hareketin bir parçası haline gelmesi, bilimsel çalışmalarla yetkili mercilerin de aydınlatılarak baskı gücü oluşturulması gerektiği vurgulandı.