TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
TMMOB
Çevre Mühendisleri Odası
BASIN VE KAMUOYUNUN DİKKATİNE ANKARA’DA YAŞANAN SEL DOĞAL AFET DEĞİL, MELİH GÖKÇEK’İN MİRASIDIR

BASIN ve KAMUOYUNUN DİKKATİNE

Ankara`da Yaşanan Sel Doğal Afet Değil,

Melih GÖKÇEK`in Mirasıdır !!!!

ÇARPIK KENTLEŞME ve YETERSİZ ALTYAPI SELLERE NEDEN OLMAKTADIR 

 

Son dönemlerde birçok kentimizde sel ve taşkın olayları yaşanmaktadır. Yaşanan olaylar, genellikle küresel ısınma ve iklim değişikliği ile ilişkilendirilerek doğal afet olarak tanımlanmaktadır.

Akdeniz havzasının, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Panelinin (IPCC) Değerlendirme Raporlarına göre iklim değişikliğinden büyük ölçüde etkilenecek bölgeler arasında bulunduğu doğrudur. Bu nedenle, Akdeniz iklim kuşağında yer alan Ülkemizin de aşırı ve düzensiz yağışlar, kuraklık ve su kıtlığı gibi sorunlarla daha fazla karşılaşması beklenmektedir. Ancak, özellikle son yıllarda yerleşim yerlerinde yaşanan sel felaketlerinin temel nedenleri, iklim değişikliğinden ziyade plansız ve çarpık kentleşme, yetersiz altyapı ile merkezi ve yerel yönetimlerin kentleri rant politikalarına teslim etmesidir.

Ankara`da 20 Mayıs Pazar günü yaşanan sel felaketinin temel nedenleri aşağıda özetlenmiştir. Meteoroloji Genel Müdürlüğü kayıtlarına göre Ankara ili sınırları içinde ölçülen 24 saatlik toplam yağış miktarlarına bakıldığında, en yüksek yağış 53.7 mm ile Kalecik`te gerçekleşmiştir (https://www.mgm.gov.tr/sondurum/toplam-yagis.aspx). Kızılay ve Tunalı Hilmi gibi merkezi alanlarda sele sebep olan yağış ise TBMM Bahçesindeki ölçüm istasyonuna göre 33.8 mm`dir. Başka bir ifadeyle yer üzerinde 3.4 cm su yüksekliğine neden olan bir yağıştır. Ankara`da 24 saatte ölçülen en yüksek yağış miktarı 88.9 mm`dir (11 Haziran 1997).

https://www.mgm.gov.tr/veridegerlendirme/il-ve-ilceler-istatistik.aspx?k=A&m=ANKARA

Yükseklerde 3.4 cm olan yağış, toprağa süzülecek yeşil alan bulamaması ve alt yapının da yetersiz olması nedeniyle, Kızılay ve Tunalı Hilmi gibi alçak bölgelerde 10`larca cm yüksekliğe ulaşarak sele neden olmuş, alt geçitleri doldurmuştur.

 

Sele neden olan Kentleşme Hataları aşağıda özetlenmiştir.

Ø  Kentsel alanların büyük bölümü asfalt ve betonla kaplandığı için, düşen yağış toprak tarafından emilememekte ve doğrudan akışa geçmektedir.

Ø  Çarpık kentleşme sonucu, dere taşkın alanları ve dere yatakları yapılaşmaya açılmıştır.

Ø  Hızlı nüfus artışından dolayı kentlerimizin altyapısı yetersiz kalmaktadır. Özellikle büyük kentlerimizde bulunan birleşik kanalizasyon sistemleri aşırı yağışlarda yetersiz kalmaktadır.

Türkiye‘de en önemli sorunlardan biri olan altyapı eksiklikleri ilgililer tarafından ne yazık ki bugüne kadar giderilemediğinden plansız ve çarpık kentleşme, tarım arazileri üzerine uygulanan yerleşim planları, yok edilen orman alanları, bilinçsizce müdahale edilen dere yatakları ve kıyılar ile gelinen noktada yağışlar maalesef can, mal ve toprak kayıplarına neden olan sel felaketlerine dönüşmektedir.

Sellerin asıl nedeni, plansız ve çarpık kentleşmedir. Eğer yağışın düştüğü yüzey "Çim Alan, Orman veya Park Alanıysa", 100 kg yağışın yaklaşık olarak 75-95 kg arasındaki miktarı toprak altına geçmekte, 5-25 kg ise yüzey akışı olarak derelere ulaşmaktadır. Diğer taraftan eğer 100 kg`lık bu yağış "Asfalt ya da Beton Alanlara (Şehir Merkezleri)" düşerse, yağışın sadece 5-30 kg arası toprak altına geçmekte, geri kalan 70-95 kg`lık miktarı ise yüzey akışına geçmektedir. Başka bir ifadeyle, çok büyük bir kısmı yüzey akışına geçerek derelere ulaşmaya çalışan bu yağış sel ve taşkınlara neden olmaktadır.

Kentlerimizde yağmur suyu ve atıksu toplama sistemleri ayrık olarak inşaa edilmedikçe, yüzey akışına geçen bu suların sağlıklı bir şekilde uzaklaştırılması mümkün olmamaktadır.

Özellikle yapılaşmanın, asfalt ve beton zeminlerin çok yoğun olduğu büyük şehirlerde 30-50 kg arası yağışlar olduğunda, düştüğü noktada 3-5 cm yüksekliğe sahip olan yağışlar, yüzey akışına geçerek alçak noktalara ulaştığında 50-100 cm yüksekliğe erişerek sel ve taşkınlara neden olmaktadır. Kentlerimizdeki park ve yeşil alanlar yok edilerek, beton ve asfalt yoğunluğu arttırıldıkça sel ve taşkınların olması da kaçınılmazdır.

 

Yağışların sel felaketlerine dönüşmemesinin en temel kuralları ise;

Ø  Ülkemizde yaygın olarak kullanılan birleşik kanalizasyon sistemleridir. Birleşik kanalizasyon sistemleri yerine, acil olarak ayrık kanalizasyon sistemleri kurulmalıdır.

Ø  Belediyelerde yağmur suyu projeleri bir an önce projelendirilmeli ve projelerine uygun olarak inşa edilmelidir.

Ø  Doğal drenaj yerleri olan dere, kum dere yataklarına yapılan bilinçsiz müdahaleler önlenmeli ve dere ıslahları sağlanmalıdır.

Ø  Aktif ve aktif olmayan dere yatakları, taşkın saha sınırları belirlenerek haritalara işlenmeli, bu bilgiler imar planları yapılırken göz önünde bulundurulma veyapılaşmaya kapatılmalıdır.

Ø  Belirlenen taşkın saha sınırları içinde kalan alanlarda yapılaşma kesinlikle yasaklanmalıdır. Taşkın saha sınırları içinde kalan konutlar bir an önce kamulaştırılmalı ve bu alanlar yeşil kuşak olarak yeniden planlanmalıdır.

Ø  Ağaçlandırma ve erozyon önleme çalışmalarına öncelik verilmelidir.

Ø  Kentler için afet master planları geliştirilmeli ve kentlerimiz afete güvenli bölgeler haline getirilmelidir.

Yok edilen her park, her orman, her yeşil alan bizlere sel ve taşkın olarak geri dönecektir. Konu 3-5 ağaç değil, Türkiye`nin geleceğidir.

Saygılarımızla,

 

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası

 

Yönetim Kurulu

23.05.2018 00:00
Okunma Sayısı: 441
Fotoğraf Galerisi