28.03.2016 tarihinde şube binamızda Prof.Dr.Beyza ÜSTÜN‘ün katılımıyla ÇED Yönetmeliğindeki değişikliğe karşı açılan dava sonuçlarını kamuoyu ile paylaştık.

ÇED RAPORLARI İDEOLOJİK BİR BELGE HALİNE GETİRİLMEK İSTENİYOR

ÇED Yönetmeliği`nin bu kadar çok sayıda maddesinin durdurulmasından sonra yönetmelik artık kadük hale gelmiştir. ÇED Yönetmeliği`nin bilimsel kriterlere göre düzenlenmediği ortaya çıkmıştır.

Bu aşamada, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`nın yargı kararlarını dikkate alarak, ekoloji hareketinin taleplerini, emek ve meslek örgütlerinin önerilerini ve üniversitelerin aktif katkılarını yeni yönetmelik yazım sürecinde alması beklenirdi. Ancak bakan Fatma Güldemet Sarı, sermayenin temsilcileri ile bir araya gelerek yargı kararını tanımayacaklarını ve şirketlerin talepleri doğrultusunda yasal düzenleme yapacaklarını belirterek ekoloji hareketine karşı safını belirtti. Dahası Bakan, ÇED kararlarına yargı yolunu kapatmak istediklerini de belirtti. Böylece hukuk hiçe sayılarak sermayenin önündeki her türlü engel kaldırılmak ve doğal varlıklarımız sermayenin talanına karşı hukuksal açıdan korunaksız hale getirilmek isteniyor. Çevre ve Şehircilik Bakanı, 3.havalimanı ve Cerattepe davaları gibi önemli ve karar aşamasında olan davalarda da şirketleri sözcülüğünü yaparak mahkemeleri etkilemeye dönük beyanlarda bulunmuştur.

Bakan`ın açıkladığı şekilde hazırlana­­cak bir yönetmeliğe verilecek ÇED kararları, hükümetin ve yandaş şirketlerin tercihlerinin ürünü olacaktır. Bu kararların bilimsel-teknik ve hukuksal olarak çevresel etki değerlendirme anlamına gelmeyeceği açıktır.

Doğal varlıklarımızı, sermayenin talanına açan,  yaşanan çevre felaketlerini bile kalkınma miti üzerinden gizleyen, ÇED sürecini şirketlerinin sözcüsü haline gelmiş bakanlığın idari denetimine ve işletmeci firmaların taahhütlerine indirgeyen bir ÇED Yönetmeliği`ne göre verilecek kararlar ideolojik bir karar olacaktır.

Danıştay`ın verdiği yürütmeyi durdurma kararı, halkın ÇED sürecine katılımına ilişkin çok sayıda maddeyi de kapsıyor. Çevre hakkının temel unsurlarından biri de katılımdır. ÇED süreci de sadece teknik değerlendirmeleri de halkın katılımı, görüş ve önerilerini de içeren bir süreçtir. Son yıllarda ÇED sürecinde yapılan yüzlerce halkın katılımı toplantısında, yöre yurttaşlarının tepkisine ve projelere karşı olduklarını belirtmelerine rağmen projelere bakanlık tarafından onay verildi. Danıştay`ın bu son kararları yöre yurttaşlarının ÇED sürecine katılımını önemine ilişkin önemli vurgular yer almaktadır.

Kadük hale gelmiş ÇED Yönetmeliği`ne göre alınan ÇED kararları geri alınmalı, devam eden bütün ÇED süreçleri yeni yönetmelik yapılana kadar durdurulmalıdır!

Çevre Bakanlığı`nın herkesin sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını gözetmediği ve ekolojiyi korumadığı açıktır. Bakanlık, ismindeki ‘Çevre` ibaresinin içini, toplumdan ve doğadan yana olarak doldurmamakta, bu ismi haketmemektedir.

Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, mesleki ve hukuki olarak mücadele vermeye, yaşam alanlarını, ormanları, suları, dereleri, gölleri, denizleri, tarım alanlarını korumaya devam edecektir.

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi