COP29: İktidarın Enerji ve İklim Politikaları Türkiye’yi Felakete Sürüklüyor!
COP29: İktidarın Enerji ve İklim Politikaları Türkiye’yi Felakete Sürüklüyor!
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) kapsamında düzenlenen 29. Taraflar Konferansı (COP29) geçtiğimiz hafta Bakü’de sona erdi. İklim finansmanını ana gündem maddesi olarak belirleyen zirve, bugüne kadar doğayı bir hammadde olarak gören anlayışla sömürerek sanayisini ve ekonomisini geliştirmiş ülkelerin yüksek kümülatif sera gazı emisyonları nedeniyle tarihsel sorumluluklarını yerine getirmediği ve iklim borçlarını ödememek için pazarlık ettikleri bir toplantıya dönüştü.
Emperyalist ekonomilerini fosil yakıt üzerine kurarak zenginleşen küresel kuzeyin borçlu olduğu küresel güneye sağlayacağı finansmanı ifade eden Yeni Kolektif Sayısallaştırılmış Hedef (NCQG) metni, iklim krizinin ağır sonuçlarıyla karşı karşıya kalan ve iklim adaleti talep eden kesimlerin kayıplarını giderecek yeterli miktarın çok altında, 300 milyar dolarlık bir taahhütle noktalandı. Dünyanın en büyük 30 petrol ve gaz şirketinin, yalnızca Paris Anlaşması’nın imzaya açıldığı 2015 yılından bu yana elde ettiği yıllık 400 milyar dolarlık kârın da çok altında olan bu miktar ve fosil yakıtlarla zenginleşen sermaye sınıfının halklar kuraklık, sel ve iklim felaketleriyle boğuşurken iklim krizini çözmeye değil daha fazla rant kapısı elde etmek için COP29’a akın etmiş olması kapitalist sistem değişmeden iklim krizinin de tam anlamıyla çözülemeyeceğini kanıtlar nitelikte!
Türkiye’de Kömürden Çıkış Yok, Nükleere Yatırım Var!
Türkiye COP29’da Uzun Vadeli İklim Stratejisi’ni açıkladı. Strateji metninde iklim krizinin en büyük nedeni olan kömürden çıkış ifadesi bir yana kömür kelimesi dahi geçmezken nükleer kurulu gücünün Akkuyu NGS haricinde 2035 yılına kadar 2,4 GW daha artırılacağı yer alıyor. Üstelik Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar, COP28’de imzaya açılan ve 2050 yılına kadar nükleer enerjiyi 3 katına çıkarmayı taahhüt eden deklarasyonun da imzalandığını açıkladı. Bilimsel otoriteler fosil yakıtların gezegene olan zararını, nükleer enerjinin risklerini ve geri dönülmez etkilerini yıllardır dile getirirken iktidarın rant alanlarını koruma çabası ülkeyi tam bir felakete sürüklüyor!
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yayınlanan 2024-2028 Strateji Planı da bu felaket senaryosuna uygun olarak kömür madeni, petrol ve doğalgaz arama-çıkarma faaliyetleri ile kömürden elektrik üretiminin artacağını vadediyor. COP29’da fosil yakıtlardan çıkış yapılacağına dair ilk kez konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ise kömürden çıkış için tarih vermedi. Kahramanmaraş’ın Afşin-Elbistan bölgesinde halk hava kirliliği nedeniyle erken ölümler ve kanser vakalarıyla boğuşurken iktidar Afşin A Termik Santrali’ne yapılmak istenen ilave ünitelerle sermayenin fosil yakıt yatırımlarına müsaade etmeye devam ediyor.
Yoğun su tüketimi, hava kirliliği, atık sorunları, verimli tarım arazilerinin yok edilmesi gibi ekosistem üzerinde telafisi mümkün olmayan hasarlar bırakan kirli yöntemler iktidar ve sermaye gruplarına rant sağlarken, iklim krizine karşı kırılgan halkın zarar görmesine ve daha çok yoksullaşmasına neden olacaktır.
Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak talebimiz, iklim kriziyle adalet temelinde mücadele edilmesi, kömürden çıkış tarihi ve kademeli çıkış programı ile adil bir geçiş planını içeren bir iklim kanunu ve iklim politikasıdır. 29. Taraflar Konferansı’nda Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) ve Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) gibi bilimsel otoriteler dünyanın küresel ısınmanın 1,5oC eşiğine çok yaklaştığını ve 2100 yılına kadar 3oC’lik bir ısınmaya doğru sürüklendiğimizi vurgularken, mevcut kapitalist sistemde iklim krizine en az etki eden fakat olumsuz etkilerine en çok maruz kalan halklar adına iklim adaleti için mücadele etmeye devam edeceğiz.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu
26/11/2024
