TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
TMMOB
Çevre Mühendisleri Odası
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE TERMİK SANTRALLER

 

Kasım 2015`de gerçekleştirilen Paris İklim Zirvesi`nde402.23ppm CO2-eşd. olan sera gazı miktarı Ağustos 2016`da 404.07ppm CO2-eşd çıkmıştır.2020 yılından sonra yürürlüğe girmesi planlanan anlaşmayı, ABD, Çin, Hindistan ve AB`nin de onaylaması ile yürürlüğe girme koşulları sağlanmıştır. Türkiye ise Nisan 2016`da anlaşmayı imzalamış olmasına rağmen TBMM`de anlaşmayı henüz onaylamamıştır.Türkiye`nin tereddütsüz anlaşmaya destek olması ve uluslararası toplantılara katılımındaki gelişme olumludur.

Odamız, Paris İklim Anlaşması`nın sürecini takip etmekte, herkesin sağlıklı çevrede yaşama hakkının korunması adına iklim değişikliğine karşı çalışma yapmaktadır. Türkiye`nin İklim Değişikliği 6. Bildirim Raporu`na göre Enerji`den kaynaklı sera gazı emisyonu 320.763,5 Kton CO2-eşd`dir. Sera gazı emisyonlarının %67,8`i enerji kaynaklıdır. Bu nedenle, fosil yakıt ile enerji ve elektrik üretiminden uzaklaşılması gerektiği açıktır. Termik santraller sera gazı emisyon kaynaklarının başında gelmektedir. Ülkemizde yapılan ve yapılması planlanan termik santrallerde ciddi bir artış görülmektedir. 

undefined

Adana, Mersin, Hatay bölgesinde de yoğunlaşan termik santral projelerinin sağlıklı yürütülmediği yaptığımız çalışma ile ortaya konulmuştur. Aşağıda sunduğumuz tablolarda ve haritalarda da görüleceği üzere, projelerin hayata geçirilmesi ile yoğun bir kirlilik yükü ve sera gazı emisyonu artışı Adana, Mersin ve Hatay bölgesinde yoğunlaşacaktır. Paris İklim Anlaşması`nın koşullarının sağlanmasından uzak olan bu yaklaşım biran önce sonlandırılmalıdır. Termik santral projeleri ile birlikte iklim değişikliği nedeniyle yaşanan felaketlerin daha da artacağı su götürmez bir gerçektir. Öyle ki, Türkiye`de 2014 yılında gerçekleşen ve rapor edilen afet sayısı 500 iken, en sıcak yıl olan 2015`de bu sayı 731`e çıkmış, maddi ve manevi kayıplar yaşanmıştır. Su kıtlığı, kuraklık, tarımsal üretimde gerileme, deniz seviyesinin artışı ile toprak kaybı, yağış rejimindeki değişim nedeniyle oluşacak felaketler, sel, hortum gibi sorunlarla karşı karşıya gelinecektir.

Tablo1: Kaynak bazında türkiye elektrik enerjisi üretiminin gelişimi (2003-2013)

Yıl

Termik

Hidrolik

Jeotermal &

Rüzgâr

Toplam

Artış (%)

2003

105.101

35.330

150

140.581

8,60

2004

104.464

46.084

151

150.698

7,20

2005

122.242

39.561

153

161.956

7,50

2006

131.835

44.244

221

176.300

8,90

2007

155.196

35.851

511

191.558

8,70

2008

164.139

33.270

1.009

198.418

3,60

2009

156.923

35.958

1.931

194.813

-1,80

2010

155.828

51.796

3.585

211.208

8,40

2011

171.638

52.339

5.418

229.395

8,60

2012

174.872

57.865

6.760

239.497

4,40

2013

171.256

59.246

8.792

239.293

-0,08

Oran (2013)

71,60%

24,70%

3,70%

100%

-

 

Tablo ve grafikte görüldüğü üzere 2009-2013 yılları arası termik bazında enerji üretimi %71.6 artış gösterirken, bunun yanında diğer yenilebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretimindeki artış daha düşüktür. Termik kaynaklara dayalı bu artış aynı zamanda sera gazı emisyonlarında da artışa sebep olmuştur.

Kömürlü termik santrallere ilişkin mevcut durum analizi yapılırken Adana-Hatay ve Mersin olmak üzere 2 bölge ele alınmıştır. Mevcut, inşa halinde olan ve planlanan santrallere ilişkin teknoloji, kapasite bilgileri, üretecekleri enerji miktarları, alan bilgileri, kesilecek ağaç miktarları, kullanılacak kömür miktarı ve açığa çıkacak kül miktarlarına ilişkin teknik bilgiler projelerin ÇED raporlarından temin edilmiştir.

Adana ve Hatay İllerinde mevcut ve planlanan termik santrallerin kaplayacağı toplam ormanlık alan miktarı 3.645.883,31 m2 yani yaklaşık 365 hektar (Yaklaşık 490 futbol sahası) olarak verilmiştir. Planlanan santrallerin ÇED raporlarında kesilecek ağaç miktarları net olarak belirtilmemiştir. Yalnızca planlanan 2 santral projesi kapsamında kesilecek ağaç miktarı 43.156 adet olarak verilmiştir.Yok olan bu ormanlarla birlikte karbondioksit tutma ve oksijen üretim kapasitesinin azalacağı su götürmez bir gerçektir.

Yine ÇED raporlarına göre, Adana ve Hatay İllerinde mevcut ve planlanan termik santrallerde yılda toplam 67 milyon 407 bin 626 ton kömür yakılması planlanmaktadır. Bu miktar kömürün yakılması ile birlikte yılda 10 milyon 721 bin 782 ton kül açığa çıkacaktır.

Mersin İli`nde planlanan Eren Termik Santralinde ise yılda 5 milyon 480 bin ton kömür yakılması planlanmaktadır. Bu miktar kömürün yakılması ile birlikte yılda 564 bin 480 ton kül açığa çıkacaktır.

Yılda toplam 72.887.626 ton kömür yakılacak ve 11.286.262 ton kül açığa çıkacaktır. Bu miktarda bir tüketimin ve oluşacak etkinin kümülatif olarak değerlendirilmediği görülmektedir. Hava kirliliğine dair de kümülatif etkinin değerlendirilmediği yine raporlarda oraya çıkmaktadır.

Termik santralde yakılacak kömürden elde edilecek 1 MWh elektrik üretimi için 1 ton CO2 havaya salındığı öngörülmüş olup bu kapsamda Adana ve Hatay İllerinde planlanan santrallerin tamamının işletmeye geçmesi ile birlikte yılda bacadan salınacak CO2 miktarı en az 168 milyon 522 bin ton/yıl olacaktır. 

Mersin İlinde planlanan santralin işletmeye geçmesi ile birlikte ise yılda salınacak CO2 miktarı 15 milyon ton olacaktır. 

Bölgede yılda toplam açığa çıkacak CO2  miktarıen az 183 milyon 522 bin ton olacaktır.

Planlanan termik santrallere ilişkin ÇED raporlarından temin edilen bacadan çıkacak toz ve gaz emisyonlarının miktarları Adana-Hatay ve Mersin bölgesi olmak üzere 5. Tabloda verilmiştir.

ÇED RAPORLARININ İÇERİKLERİ

Termik santrallerinin planlanmasında ve çevresel etkinlerinin değerlendirilmesinde en önemli araç olan Çevresel Etki Değerlendirme süreci ve sonrasında oluşturulan ÇED raporlarının içeriklerinde olması gereken başlıca bilgiler aşağıda belirtilmiştir.

1-    Kümülatif Hava Kalitesi Dağılım Modellemesi (Etki alanında bulunan/planlanan faaliyetleri içerecek şekilde)

2-    Projede kıyı yapısı var ise Hidrografik Oşinografik ve Jeofizik İnceleme Raporu

3-    Projede kıyı yapısı var ise ve dip taraması yapılacak ise Dip Çamuru Analizi

4-    Kıyı yapısı var ise Mülga DLH Teknik Şartnamesine göre dolgu malzemesi analizi

5-    Kömür radyoaktivite analizi

6-    Mevcut Hava Kalitesinin Ölçümü

7-    Toprak Analizi

8-    Proje alanı yakın çevresinde yüzeysel su var ise analizi

9-    Deniz Suyu Analizi

10- Arka Plan Gürültü Ölçümü yapılması ve akustik rapor

11- Kül Depolama Alanı Tasarımı

12- Jeolojik-Jeoteknik Etüt Raporu

13- Soğutma suyu denize verilecek ise termal modelleme yapılması

14- Ekosistem Değerlendirme Raporu

15- Atık Isı Modellemesi

16- Sosyal Etki Değerlendirmesi

6.Tabloda da görüleceği üzere, aynı bölgede yan yana olan termik santrallerin ÇED raporlarında farklı içerikler bulunmaktadır. Bazı termik santral ÇED raporlarında sosyal etki değerlendirme çalışması, toprak analizi, atık ısı modellemesi v.b. yapılmışken bazılarında yapılmamıştır. Bu çelişkiler, ÇED raporlarının benzer bir perspektifle yeterli teknik detayda incelenmediğinin yani malumun ilamıdır.

Özetle, dünyanın yok oluşuna katkı vermemek adına termik santraller projeleri acilen sonlandırılmalıdır. Hali hazırda devam eden ancak yetersiz olan enerji tüketimimizi azaltacak, verimliliği arttıracak ve kayıp ve kaçakları engelleyecek çalışmalar daha fazla desteklenmelidir. Yenilenebilir, temiz ve kuşkusuz yerli enerji üretim biçimlerinin geliştirilmesi sağlanmalıdır. Paris Anlaşması`nın meclisimizde kabul edilmesi için vakit kaybedilmemelidir.

Odamız, bu kapsamda yapılacak çalışmalara katkı vermeye devam edecektir.

Derdimiz, ülkemizdeki mevcut durumun fotoğrafını çekmek ve karar vericilere, siyasetçilere ve kuşkusuz milletimize bilgiyi ulaştırmaktır. Aynı zamanda da sağlıklı çevrede yaşama hakkımızı hep birlikte sahiplenmektir. Dileriz, yaptığımız ve yapacağımız çalışmalar iklim değişikliğine karşı ülkemizde yapılacak çalışmalara ışık tutar…

Baran BOZOĞLU

TMMOB Çevre Mühendisleri OdasıGenel Başkanı

 


 

22.10.2016 00:00
Okunma Sayısı: 1147
Fotoğraf Galerisi