TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
TMMOB
Çevre Mühendisleri Odası
İNCİRALTI’NDAKİ RANT HİKAYESİ BİTMELİ!

İNCİRALTI’NDAKİ RANT HİKAYESİ BİTMELİ!

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından genel seçimlerden kısa önce İnciraltı Bölgesine ilişkin onaylanan imar planlarına ilişkin TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu tarafından 18 Eylül Pazartesi günü saat 12:30’da İzmir Mimarlık Merkezinde basın açıklaması gerçekleştirildi.

İNCİRALTI’NDAKİ RANT HİKAYESİ BİTMELİ!

İnciraltı, İzmir ölçeğinde değişken süreçleri ile son 40 yıla damgasını vurarak önemli bir mücadele alanına dönüşmüş doğal bir değerdir. Değişen otoritelerin İnciraltı’nı ranta kurban etme konusunda gösterdikleri kararlılık, TMMOB olarak İnciraltı’nı zenginleşme aracı haline getirmeme mücadelesi olarak karşılığını her dönem bulmuştur. Bilindiği üzere 14 Mayıs seçimlerinin hemen 3 gün öncesinde İnciraltı’na ilişkin imar planları askıya çıkarılmıştır. Basında odaların itiraz etmediği ve buna onay verip vermediği tartışılmış, ancak tartışılan konular arasında askıya çıkan planların bir itiraz metniyle düzeltilebilecek bir idari işlem olup olmadığı yer almamıştır. Daha öncesinde bu alana ilişkin alınmış ve kesinleşmiş mahkeme kararları yokmuş gibi tartışılan İnciraltı planı süreçleri, bu alanı bugünkü tartışmalara getiren uzun hikayesini görmezden gelmekten öteye gidemeyecektir. Aslında İnciraltı, bu kentin geçmişteki üst ölçekli planlarında, tarımsal niteliğinin korunması ve buna ek olarak geliştirilmesi gereken bir alan olarak öngörülmüş ve gelişme baskısından korunması istenmiştir. Ancak Ülkemizde birçok alanda olduğu gibi mekânsal politikalarda da bir dönüm noktasını oluşturan 80’li yıllarla birlikte, kentsel rantlara endekslenen ekonomik beklentiler kent politikalarını şekillendirmiştir. 1989 yılında ilk kez Turizm Merkezi sınırı belirlenerek yetki Turizm Bakanlığına verilmiş ve bu sınır süreç içerisinde adım adım genişletilmiştir. Bu süreçle paralel olarak bölgede parçacıl planlar yapılmaya başlanmış ve İnciraltı sürece yayılmış şekilde yapılaşmaya konu edilmeye çalışılmıştır. Tüm bu süreç İnciraltı’ndaki “imar beklentisi”ni doğurmuş ve bu beklenti zamanla sistematik olarak büyütülmüştür.

İzmir’in EXPO adaylık sürecinde ise bu “imar beklentisi”ni karşılamak üzere projeler üretilmiş ve bölgeye yönelik imar planları yapılmıştır. Ancak takip eden süreçte, bölgenin tarım dışı amaçla kullanılmasına yönelik İl Toprak Koruma Kurulu Kararı ve İmar Planları idari yargı denetimine tabi tutulmuş, iptal edilmiş ve hukuki anlamda İnciraltı’nın yapılaşmaya açılması defteri kapanmıştır.

Bu kararlar sonrasında ise bölgeyi tehdit eden Körfez Geçiş Projesi ile İzmirli’nin karşısına çıkıp bölgedeki planlarını başka kanaldan yürütme gayretleri sürmüştür. Körfez Geçiş Projesi’ne karşı İzmirlilerin verdiği örgütlü mücadele de kısa denilebilecek bir sürede karşılık bulmuş mahkeme kararıyla bu proje de iptal edilmiştir.

Bu mahkeme kararlarının 40 yıldır İnciraltı rantının peşinde olanların iştahını kesmeye hiçbir zaman yetememiş olması sonucu 14 Mayıs’tan tam 3 gün önce seçimi de bir fırsata çevirerek Körfez Geçiş Projesinin bağlantı yollarını içeren bir imar planını onaylayıp askıya çıkarmışlardır. Her ne kadar alelacele seçime yetiştirme kaygısıyla yapılan planlarda bir sürü teknik problem olsa da bahsettiğimiz süreç İnciraltı’nda teknik olarak tartışılacak bir konu ölçeğinde düşünülemez.

Gerek merkezi gerek yerel idarelerin işi gayrimenkul alanları oluşturmak ve geliştirmek değildir. Hele ki kentin İnciraltı gibi önemli bir karbon yutak alanı olması özelliğinin kent genelinde sağladığı faydalar düşünüldüğünde tablo daha net ortaya çıkmaktadır. İklimsel değişimler ile artacak taşkınlar ve taban suyu yükselmelerinin kritik bir noktaya varacağı öngörülen bu günlerde, önemli bir tampon ağı oluşturan Çakalburnu Lagünü, göçmen kuşlarıyla, endemik bitki türleriyle, nadir rastlanan özel ekosistemi ile, yarattığı biyoçeşitlilik rezervi ile, tarım alanlarıyla bugüne kadar taşıyabildiğimiz koruyabildiğimiz değerleri ile rant odaklı yaklaşılmasına hiçbir şekilde kurban edilemez. İdarenin asıl görevi işi sürekli planları, plan kararlarını rant odaklı müdahalelerle delik deşik hale getirmek yerine kentin planlarına sadık kalmak ve kentin planlı gelişmesini sürdürmektir.

14 Mayıs seçimleri öncesinde onaylanan imar planlarının kamu yararıyla, şehircilik ilkeleriyle, hukuka uygunlukla hiçbir ilgisi yoktur. Bu kapsamda TMMOB olarak söz konusu imar planlarına dava açmış bulunuyor ve tüm İzmirlileri İzmir 8. İdare Mahkemesi 2023/26 E. no’lu dosyada görülen davada TMMOB yanında müdahil olmaya çağırıyoruz.

TMMOB İZMİR İL KOORDİNASYON KURULU

19.09.2023 16:39
Okunma Sayısı: 366
Fotoğraf Galerisi