İSYANA DAVET:GELİN DE YIKIN!SOL)
Mahkemenin "yürütmeyi durdurma" kararı verdiği Erdoğan, MİLGEM ihalesine müdahale ettiği ve Doğan Başbakanlık konutu kararını tanımadığını söyleyen Erdoğan grubu hakkında mahkeme sürecine müdahale edip "Güçleri yetiyorsa yıksınlar. İçine girip oturacağım" dedi. "Alevi hakim" fişlemesi yaptığı kayıtları da teyit etti.
ecep Tayyip Erdoğan, dün aynı konuşmada önce "Türkiye Cumhuriyeti tarihinde örneği görülmeyen hukuk ihlaliyle karşı karşıyayız", sonra da mahkemenin Başbakanlık Konutunun tarihi SİT alanında olduğu için yapımının durdurulması kararı hakkında "Güçleri yetiyorsa yıksınlar.
Yürütmeyi durdurdular, bu binayı durduramayacaklar. Açılışını da yapacağım, içine de girip oturacağım" dedi.
AKP Genel Merkezinde yerel medya temsilcileriyle buluşan Erdoğan, açıkça halka meydan okudu ve yargıyı tanımadığını açıkladı.
Ankara 11. İdare Mahkemesi, Atatürk Orman Çiftliğinin (AOÇ) içine yapılmakta olan yeni Başbakanlık Binası için tarihi SİT statüsünün değiştirilmesi kararını iptal etmiş ve bu kararla inşaatın durması da gündeme gelmişti. Ancak bu karar rağmen dün de inşaat çalışmaları tüm hızıyla devam ediyordu.
İÇİNE GİRİP OTURACAĞIM
Erdoğan, konuyla ilgili şunları söyledi: "Hukuksuz olarak yaptığımız hiçbir şey yok. Güçleri yetiyorsa yıksınlar. Yürütmeyi durdurdular, bu binayı durduramayacaklar. Açılışını da yapacağım, içine de girip oturacağım." Yargı kararı gereği, inşaatın derhal durdurulması gerekiyor.
Çevre Mühendisleri Odası Başkam Baran Bozoğlu, Ankara Valiliğinden inşaatı mühürlemesini isteyerek, "Kararın temyiz edilmesini bekliyoruz. Temyize kadar inşaatın mühürlenmesi ve durdurulması gerekir.
Çünkü mahkemenin kararıyla alan tarihi SİT statüsünü yeniden kazandı. Tarihi SİT alanında kesinlikle inşaat yapılamaz.
Bu karar ışığında inşaatın mühürlenmesi ve alanın tekrar eski haline döndürülmesi gerekir. Bu nedenle Ankara Valiliğini inşaatı mühürlemeye davet ediyoruz. Eğer bu karar uygulanmazsa yetkililer hakkında da savcılığa suç duyurusunda bulunacağız" dedi.
Fakat artık yargı kararları, Erdoğanı bağlamıyor. Daha doğrusu, istemediği kararlar bağlamıyor. Zira Erdoğan, dün aynı BAŞBAKANLIK BİNASI YIKILMALI Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi (TMMM), Atatürk Orman Çiftliğinin sit derecesinin düşürülmesine ilişkin mahkemenin verdiği iptal kararıyla söz konusu alanda yapılan Başbakanlık binasının yıkılması gerektiğini belirtti. TMMM açıklamasında Ankaranın ciğeri olan AOÇun Erdoğanın egosunun kurbanı olduğunu kaydettiği açıklamasında AOÇ katliamının her istediği yere inşaat yapılabileceğini düşünen Erdoğanın kendisini padişah sanmasının bir sonucu olduğunu belirtti. Skandal niteliğindeki bu hukuksuzluk derhal durdurulmalı ifadelerinin kullanıldığı açıklamada kesilen ağaçların hesabı verilmeli verilen zararda payı olan herkes yargılanmalı denildi.
:je «iL.js2jS2.2S8.
*A I rnf ». f toplantıda, telefon görüşmelerinin yasadışı olarak kaydedildiğini belirterek, yayımlanmaları konusunda " Türkiye Cumhuriyeti tarihinde örneği görülmeyen, açıkçası başka ülkelerde de bugüne kadar örneğine rastlanmayan hukuk ihlaliyle hatta ihanet girişimiyle karşı karşıyayız" dedi.
GELENEKSEL GEZİYE İFTİRA
Erdoğan, bir kez daha alışıldığı üzere sözü Gezi Direnişine getirerek, Gezi hareketine saldırdı.
Gezi Direnişi sırasında "12 ağaç, çevre" denilerek, devlet bağımsızlığının, demokrasinin, milli iradenin ve en önemlisi de Türkiye ekonomisinin, küresel yatırım ve hedeflerinin tehdit edildiğini savunan Erdoğan, "Allah aşkına soruyorum; esnafların camlarını, çerçevelerini molotofkokteylleriyle indirenlerin, Taksimdeki 12 ağacın bir yerden sökülüp, bir yere taşınması sebebiyle... Bu ülkede vatanseverlik olarak tanımlanabilir mi? Bu nasıl vatanseverliktir?" dedi.
"Bir taraftan ağaç diye ortaya çıkacaksın, ondan sonra nerede hangi ağaç varsa hepsini doğrayacaksın, saksıları kökünden söküp sağa sola savuracaksın. Kaldırımları dozerlerle sökeceksin. İstanbulda onu yaptılar. Şu anda İnönü Stadyumundaki, kalkıp oradan birisi alıyor üzerinde kontak anahtarı da var dozerle beraber giriyor, caddeyi, kaldırımları söküyor ve ondan sonra onları da yine sağa sola parke taşlarını atmak suretiyle oralarda da her türlü yıkımı yapıyorlar." Gezi eylemcilerinin nerede hangi ağacı doğradığı bilinmiyor, dozerse Dolmabahçede direnişçiler tarafından, üstlerine saldıran TOMAyı püskürtmek için kullanılmış, halk tarafından "POMA" olarak adlandırılmıştı.
Yüzsüzlüğün bu kadarı...
Basın özgürlüğünü sağlamış Erdoğan, yerel medyadan gazetecilerin karşısında, "Alo Fatih" görüşme kayıtlarının doğruluğunu bizzat teyit etmiş olmasına rağmen, adeta bunlar hiç yaşanmamış gibi "basın üzerindeki vesayeti kaldırdıklarını" söyledi: "Medyadaki bu gelişmeye ek olarak bildiğiniz gibi ifade özgürlüğünde, temel hak ve hürriyetlerin geliştirilmesinde, basın özgürlüğünde çok önemli adımlar attık. Siyasetin üzerindeki vesayeti kaldırırken aynı zamanda medya üzerindeki vesayeti de kaldırdık.
Aradan 12 yıl geçince bazı şeyler hatırlanmıyor ya da hatırlanmak istemiyor. Açıkçası şu anda yaşı 25in altında olan gençlerimizin de Türkiyede özgürlüklerin nereden nereye geldiğini görmek için kıyas yapmakta zorlandıklarını biliyoruz. Bugün medyada var olan özgürlük ortamının, bundan 12 yıl önce hayali dahi kurulamıyordu, kurulamadı." İhaleye müdahaleyi itiraf etti Alevi hakim tapesi: Bundan doğal ne olabilir? Erdoğan, Milli Gemi (MİLGEM) ihalesinde kendisine yakın grup ihaleyi kazanamayınca ihaleye müdahale ettiğini ortaya koyan ses kayıtlarını doğruladı: "Bu ihalelerde, diyelim ki bir tanesi saf dışı bırakılmış ve şahsıma müracaatı olabilir veya oluyor. Ben de kendisine Dava aç diyorum. Dava neticesinde o ihalenin iptali çıkıyor.
Burada bu ülkenin, bu devletin 100 milyon, 200 milyon dolar kazancı oluyor. Bu telefon görüşmesini dahi dinleyecek kadar bunlar seviyesiz." Kayda göre Erdoğan MİLGEM projesi hakkında kendisine yakın işadamı Mehmet Kalkavanı arayarak, Bimerve Başbakanlık Teftiş Kuruluna başvuruda bulunarak ihalede haksızlık olduğuna dair ihbarda bulunmasını istiyordu.
Başbakanlık Teftiş Kurulunun şikayeti inceledikten sonra ihalenin iptali yönünde görüş bildirdiği, Erdoğanın da Savunma Sanayi İcra - Komitesi toplantısında iptal kararını verdiği daha sonraki haberlere yansımıştı.
Erdoğanın teyit ettiği bir diğer telefon kaydı, Doğan grubu hakkındaki davaya müdahale etmesi için dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergini uyardığı ve Erginin de "hakim Alevi efendim" dediği görüşme oldu.
Erdoğan şöyle konuştu: "İşte dün bir tane daha yayımladılar, Adalet Bakanımla benim görüşmem.
Bugün malum gazete yayınlamış, çünkü kendileriyle ilgili. Dönen dolapları tabii biz biliyoruz. Benim Adalet Bakanıma Bunu yalandan takip et dememden daha doğal, daha tabii ne olur? Bana ilgili kuruluşumun verdiği bilgiler, SPKnın verdiği bilgiler çok çok tehlikeli bilgiler ve paralel yapı veya paralel yapının dışında yapılar, kirli ilişkiler, ister istemez Burayı yakından takip et dememi gerektiriyor.
Bunu ben ülkem için, milletim için istiyorum. Çünkü bugüne kadar bu ülkede her şey maalesef bunların elleri ile iki dudağının arasındaydı." DANIŞTAYI DA KENDİSİ SEÇMİŞ Erdoğanla eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin arasında yeni bir telefon görüşmesi kaydı daha yayımlandı. Bu kayıtta Erdoğan, Danıştay Başkanlık seçimlerinde hangi dairenin başına kimin gelmesi gerektiği konusunda direktifler veriyor.