İZMİR GAZİEMİRDE`Kİ NÜKLEER ATIKLARIN TAKİPÇİSİ OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Gaziemirde Aslan Avcı Döküm Tesislerinde ortaya çıkan nükleer santral atıkları ile ilgili Nükleer Karşıtı Platform bileşenleri 19 Nisan da İzmir de toplandı. Yürütmesinde olduğumuz İstanbul NKP adına toplantıya YK üyemiz Mevhibe Gözcelioğlu katıldı.
Toplantıya nükleer enerji konusunda Uluslararasında tanınmış Sn. Prof. Dr. Hayrettin KILIÇta katılmış ve dünyada nükleer santrallerle ilgili son gelişmeler hakkında diğer katılımcıları bilgilendirmiştir. Değerli Hocamızla birlikte nükleer atıkların gömülü olduğu alan yerinde görülmüştür.
Bilindiği üzere, İzmirin Gaziemir İlçesinde Aslan Avcı Döküm San. Ve Tic. A.Ş.ye ait hurda aküden külçe kurşun üreten tesisten İZEYDAŞa atık olarak gönderilen cürufta radyasyon tespit edilmesiyle nükleer atık skandalı ortaya çıktı.
Nisan 2007 tarihinde Ülkemizde radyoaktif atıklardan sorumlu tek kurum olan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu(TAEK) olaya el koydu. Nisan 2007 ve Ağustos 2008 tarihleri arasında tesiste zaman zaman ölçümler yaptı ve tesisin atık deposunda bekletilen radyasyon bulaşmış 1100 ton cüruftan sadece 36 tonunu TAEKe gönderilmesini sağlayabildi. Yine aynı zamanda fabrika sahasında toprağa gömülü miktarını tespit edemediği radyasyon bulaşmış sadece 226 ton radyoaktif atığı TAEKe gönderilmesini sağlayabildi.
Ölçümler sonucunda fabrika ara atık deposunda ve toprağa gömülü radyoaktif atıklarda Europium-152 ve EU-154 , EU155 radyoizotopunu tespit etti. Eu -152 ve Eu-154-155 nükleer santral yakıt çubuklarında bulunan bir maddedir ve ülkemize girişi yasaktır. Doğada da ancak 135 yılda yok olabilmektedir.
Söz konusu tesis yerleşim yerinin ortasında kurulmuştur ve 1940dan 2010 yılına kadar faaliyetini burada sürdürmüştür. Bu tesiste, Aralık 2012de Radikal Gazetesinin haberiyle nükleer atıkların depolandığına dair kamuoyunun haberi olmuştur. Bunun üzerine meslek odaları ve STKlar harekete geçmiş ve başta TAEK olmak üzere Valilik, Çevre ve Şehircilik Bakanlığını göreve davet etmiştir. Ancak sorumlu tüm kurumlardan bugüne kadar bir açıklama yapılmamış ve sessizliğe bürünerek böylesine önemli bir konu kamuoyunun gündeminden düşürülmeye çalışılmıştır.
Nükleer santral kaynaklı radyoaktif atıkların gömülü olduğu alan ziyaret edildiğinde fabrika sahasının ve özel şahıslara ait olan araziler de tel örgülerle çevrilmiş ve toprakta gömülü miktarını tespit edemediğimiz onca radyasyonlu atığın üzeri toprakla örtülmüştür. Çevre halkı ile görüştüğümüzde ise çok yoğun bir şikayetle karşılaştık. Yine bu bölgenin yakınında bir zihinsel engelli okulu açıldığını gördük. Radyoaktif atıklar toprakla örtülerek bertaraf edilemez. Bunun yanında halen atık deposunda 1060 ton radyoaktif atık sağlığımızı ve canlı yaşamını tehdit etmeye devam etmektedir.
Toplantıda yerleşim yerinin ortasında ve yakınında bir ilkokul bulunan bu alanın, uluslararası standartlar çerçevesinde temizlettirilmesi için gerekli çalışmaların başlatılacağı ve konunun uluslararası gündeme taşınacağı kararı alınmıştır.
Bugüne kadar gelinen süreç bizlere göstermektedir ki; Yasak olmasına rağmen nükleer santral atıklarının Ülkemize girmesini engelleyemeyen ve radyasyonlu atıkların geçici olarak depolanmasını sağlayamayan hükümet nükleer santral kurma macerasından bir an önce vazgeçmelidir.