NERON ROMA`YI YAKMIŞTI AMA O DELİYDİBİRGÜN GAZETESİ)
İstanbulun kuzeyindeki son ormanlık alanlar da AKPnin rant ekonomisinin kıskacında. Kuzey ormanları hızla yapılaşmaya açılıyor. 3. Köprü, 3. Havalimanı, Kanalİstanbul projeleri ile "kentin akciğeri" sayılan ormanlara telafisi mümkün olmayan darbeler indiriliyor. Çevreciler, mahalle örgütleri, aktivistler BİRGÜNe neden kuzey ormanlarının savunulması gerektiğini anlattı.
Bu, kentin geleceğinin yok edilmesidir
CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey: "Neron Romayı yakmıştı ama o deliydi. Ben çok merak ediyorum delirdiler mi diye. Bütün İstanbul yıkılıyor. Bir yandan da hükümetin politikası çok çocuklu, dünyanın en kalabalık ülkesini yaratmak. Çok çocuk istiyorsun ama bir yandan da onların geleceği için ne ağaç ne su bırakıyorsun. Bu nasıl bir çelişkidir? Gıda yoksulluğu ve su savaşları bugün bütün dünyanın derdi. Hükümetler bunun çözümlerini bulmaya çalışırken; biz elimizdeki inanılmaz bir ekosistemi yok etmeye uğraşıyoruz. Bunun cevabını bulamıyorum ve çok merak ediyorum. İstanbulun, ODTÜnün, Çanakkale Bayramiçin ağaçları yok ediliyor. Türkiyenin geleceği yok ediliyor. Bütün doğamızı katletme hakkı bize nereden verildi? Kuzey Ormanları tüm İstanbula nefes aldıran bir ekosistem. Bu ormanları, su havzalarını kaybetmeye gerçekten hazır mıyız? Kuzey Omanlarının katledilmesiyle birlikte yaşama alanları açılıp daha da büyürse İstanbul, kentin nüfusunun 24 milyon civarına çıkacağı söyleniyor. Bu, kentin geleceğinin yok edilmesidir."
İstanbulun ekosistemi yok oluyor
Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu: "İstanbulun kuzeyinde bugün 3. Havalimanı, 3. Köprü ve Kanalİstanbul gibi üç çılgın projeyi yapmayı planlıyorlar. Kuzey Ormanlarında 3. Köprü projesiyle milyonlarca ağacın kesildiğini biliyoruz. Tam rakamı veremiyoruz çünkü ortada bir ÇED raporu yok. Ulaştırma Bakanlığına yönelttiğimiz sorularda halk için değil, Başbakanın faiz lobisi dediği bankalardan kredi alınabilmesi için ÇED raporu hazırlandığı ortaya çıkmıştır. Kuzey Ormanlarında kesilen ağaçların taşınması mümkün değil, bu bir doğa katliamı. Kuzey Ormanlarında milyonlarca ağaç kestik, üzerine milyarlarca ağaç dikeriz diye bir yaklaşım da mümkün değil. Dikilecek tek bir fidanın dahi kendi ekosistemini geliştirebilmesi için en az 20-30 yıl gerekecektir. İstanbul, suya ciddi ihtiyacı olan bir kent; çünkü nüfusu çok fazla. Kuzey Ormanları da bugün İstanbula su sağlayan ormanlardır. Şu an o ormanların yok edilmesi ve yok edilen alana beton ve asfalt dökülmesi, su toplayan ormanların yok olması anlamına geliyor. Bu da yağan yağışın toprağa karışmasını engelliyor. Yağan yağışı engellerseniz, yeraltı sularını besleyemezsiniz. Yeraltı sularını besleyemezseniz dereleri; dolayısıyla barajları besleyemezsiniz. Böylece halkın su ihtiyacını karşılayamazsınız. Sonra gidip başka havzalardan trilyonlarca para harcayıp, su getirmeniz gerekir. İstanbula su sağlayan Terkos Gölünün hemen yanına 3. Havalimamnın yapılması planlanıyor. Bu alan için yaklaşık 2 buçuk milyon ağaç kesilecek. 70ten fazla sulak alan betonla doldurulacak. Oradaki maden ocakları nedeniyle dolgu beton dökülecek. Devasa bir doğa, bütün sulak alanlar tam anlamıyla yok edilmiş olacak. Üstüne bir de Kanalİstanbul gibi doğayı mahvedecek akıl almaz bir projeyi de hayata geçirdiğiniz zaman, İstanbulun nefes alması, su bulması ciddi anlamda sorun olacaktır."
Atılacak her adımda halkın onayı olmalı
Boğaziçi Çevre Derneği Başkanı Ramazan Korkut: "Boğaziçinin ve İstanbulun kuzeyi ile ilgili atılacak her adımın mutlaka halk tarafından denetlenebilir olması lazım. 3. Köprü, 3. Havalimanı için halkın onayı olması lazım. Ancak merkezi bir karar alınıyor ve bu karar ben yaptım oldu anlayışıyla uygulamaya konuluyor. Biz bölgede yaşayanlar olarak buna karşıyız. Proje bile ortada yokken, kurumsal olmayan kişisel kararlarla uygulamaya geçildi. Tamamen hukuksuz bir proje var karşımızda. 3. Köprü güzergâhında ağaçların kesilmesinde de, önümüze su engelleri çıktı, doğal engeller çıktı denerek kesim alanı genişletildi. Sonradan güzergahın değiştirilmesi projenin ne kadar plansız yapıldığını da ortaya koydu. Böyle bir durumda tünel veya viyadükle geçilebilecekken bunların uygulanmadığını görüyoruz. Çünkü arazilerin zaten sarılmış olduğunu görüyoruz. Yol çevresindeki araziler satıldığı için bu projenin yer altına alınması mümkün olmuyor bunu planlayanlar tarafından. İhalesi yapılan 3. Havalimanının çevresi ve 3. Köprü güzergahında bütün araziler el değiştirmiş durumda. Ormanlık araziler yok edilerek ranta kurban ediliyor. Biz bu ormanların yok edilmesini istemiyoruz. Oy çokluğuyla hükümeti kazanmak buraların feda edilmesinde tasarruf hakkı vermiyor."
Anayasa suçu işleniyor
Kuzey Ormanları Savunması Sözcüsü Ali Yıldırım: "KUZEY Ormanlannı yapılaşmaya açacak olan 3. Köprü, 3. Havalimanı ve Kanalİstanbul İstanbulun son ormanlarını da yok ederek kuzeyde yeni bir kent yaratmayı hedefliyor. Bugün, daha önce İstanbulun üçte ikisini oluşturan ve ilk iki köprüyle İstanbulun üçte birine düşmüş olan Kuzey Ormanlarının kalan son kısmı da 3. Köprü projesiyle yok oluyor. 3. Köprü güzergahı Beykoz, Belgrad ve Alemdağ Ormanlarının tam ortasından geçiyor ve bu ormanlar, tarım alanları, su havzaları ve yaban hayatı çok ciddi bir şekilde tahrip ediliyor. İlk iki köprüden gördüğümüz üzere bu projenin Kuzey Ormanlarını tamamen yapılaşmaya açacağı çok bariz. 3. Köprü projesi tam bir hukuksuzluk yumağı. Birincisi projenin ÇED raporu yoktu ve fınansal kuruluşlara vermek üzere bir ÇED raporu hazırlandı. Ağaç kesimleri, daha projenin temeli atılmadan bir buçuk yıl önce hukuksuz olarak başladı. Projenin inşaat şantiyelerinin hiçbirinde projenin yüklenicisinin kim olduğuna dair imza yok. İstanbulun anayasası sayılan Çevre Düzeni Planına zaten aykırı bir proje bu. Burada Anayasaya karşı işlenmiş bir suç var; çünkü Anayasada devlet ormanlarını korumakla yükümlüdür, deniyor. Hükümet trafik sorununu gerekçe gösterse de, bilimsel çalışmalar 3. Köprünün İstanbul trafiğine çok az bir katkısı olacağını ortaya koyuyor. İstanbul trafiğinin yüzde ıou yaka geçişleri, bunun yüzde 3ü ise transit geçişler olarak hesaplanmıştır. 3. Köprünün hafifleteceği trafik, korkunç bir trafik yumağının yüzde ıounun yüzde 3üdür. Trafiğe bu kadar küçük bir etki için bu kadar büyük bir mali yatırım, çevrenin bu kadar ciddi tahribatı açıklanamaz. Bu köprü tamamlanırsa bunun geri dönüşü olmayacak. Ancak umut bitmiş değil. Çok az zamanımız kaldı, insanların sağduyuyla bu işe yaklaşması lazım. Bu kent bizim, İstanbul halkının. Böyle bir karar verilecekse bu kararı biz vereceğiz. Kuzey Ormanları Savunması olarak ormanları yaşatmak için mücadelemize sonuna kadar devam edeceğiz."
Bölge halkı da zarar gördü
Sarıyer Mahalle Dernekleri Platformundan Tahir Sert: "İstanbulun cenneti yok oluyor. Garipçeden Tayakadına kadar açılan yolla koskoca bir orman yok edildi. 3. Köprünün geçtiği güzergahtaki köyler, mahalleler mülklerinin değerinin artacağı düşüncesiyle çok duyarlı davranamadı 3. Köprüye karşı. Ancak o köprü yapıldığında artık o bölgede yaşayanların da burada kalmaya gücü yetmeyecek. Buranın yerli halkı burada barınamaz hale gelecek. Sarıyerin arka tarafı, Zekeriyaköy, Kısırkaya, Gümüşdere, Demirciköyde insanlar tarımla geçiniyordu. Toprak rantı artıp oraya villalar yapılmaya başlayınca, tarım yapan insanlar mülklerini sattılar. Zannettiler ki aldıkları paralar hayatlarını kurtaracak. Şimdi o villalarda işçilik yapıyorlar. 3. Köprü, bölge halkının zannettiği gibi kendilerine çıkar sağlamadı. Burada bir cinayet işleniyor, doğa katlediliyor ve bölge halkına sorulmadan yapılıyor bu. Biz Kuzey Ormanlarının yok edilmesine karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz
Kentin geleceği yok ediliyor
Zekeriyaköy Forumundan Şakir Akışık: "3. Köprü çocuklarımızın bile geleceğini etkileyecek bir yok ediş projesi. Kuzey ormanlarında bir doğa katliamı yaşanıyor ve bu tamamen İstanbulun dokusunu değiştirecek. Zekeriyaköy ve çevresinde yolun çok ötesinde bir alan açılmış durumda. Normalde bir yol açılıp gidilebilecek bir alanın çok ötesinde bir bölge ağaçsızlandırıldı. Bu, orada başka imara açılacak alanların da olduğu izlenimini veriyor bize. Bakanın çevreci örgütlerle biz bir uzlaşma sağladık gibi bir yaklaşımı oldu. Biz Hem Kuzey Ormanlarının bir bileşkesi olarak hem de Zekeriyaköy Forumu olarak bu antlaşmada hiçbir surette yer almadığımızı, ikna olmadığımızı her defasında söylüyoruz."