`OLUMLU` ÇED RAPORUNA ODAMIZDAN İTİRAZ
"Planlama esaslarını ve şehircilik ilkelerini kamu yararına uygun yapılmasını kamu adına denetlemek" ilkesinden yola çıkan Odamız, dava dilekçesinde, hazırlanan rapora ilişkin tüm aksaklıkları tek tek sıraladı. Dava dilekçesinde, raporda, gerçekleşmesi muhtemel çevresel etkilere dair ne gibi tedbirler alınacağının açıklanmadığını belirten Odamız, çevresel etkilerin ortadan kaldırılması için tedbir alınmayacaksa "ÇED raporu hazırlanmasının ne manası var?" diye sordu.
"Bu rapor hukuka aykırı"
Dava dilekçesinde, ‘olumlu‘ verilen ÇED raporunun her haliyle hukuksuz bir rapor olduğu da gerekçeleriyle anlatıldı. Buna göre raporu hukuksuz kılan gerekçelerden bazıları şu şekilde sıralandı;
1) ÇED raporunun verileri jeolojik, jeoteknik ve hidrojeolojik açıdan çelişkilidir.
2) ÇED raporunun hidrojeolojik açıdan değerlendirmesi hatalıdır.
3) ÇED raporundaki Meteorolojik veriler hesaplama ve yöntem açısından çelişkili olup, hesap hataları ile doludur.
4) ÇED raporu, ÇED Yönetmeliği 14. Maddesine göre 10 iş günü boyunca halkın görüşüne açılmalıdır. Ancak 22 Nisan 2013 tarihinde halkın görüşüne açılan ÇED raporuna dair görüşler toplanmadan 3 Mayıs 2013 tarihinde ihale gerçekleştirilmiştir.
5) Çevre Kanunu 10. Maddesi ve ÇED Yönetmeliği 6. Maddesine göre ÇED olumlu raporu alınmadan ihale gerçekleştirilemez. Söz konusu projenin ÇED olumlu kararı 27 Mayıs 2013 tarihinde alınmasına rağmen ihale 3 Mayıs 2013 tarihinde gerçekleştirilmiştir.
Bozoğlu: "İstemezükçü değiliz"
Konuyla ilgili görüş bildiren, Odamız Yönetim Kurulu Başkanı Baran Bozoğlu ise, raporu şu sözlerle eleştirdi; "Bu ülkenin mühendisleri olarak, bizler de köprü, havalimanı gibi yapıları hiç kuşkusuz kullanıyoruz. Yaptığımız bilimsel eleştiriler bu gerçeklikle itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor. "istemezükçüler" olarak itam edilmemizin nedeni de bu itibarsızlaştırma çalışmaları. Hayır, bizler köprüler, havalimanları ülkemizde yapılmasın demiyoruz, halk sağlığı gözetilerek, kamu yararı gözetilerek, projeler, yer seçimleri yapılsın ve süreç hukuka, mevzuata uygun yürütülsün istiyoruz. 3. Havalimanı projesindeki süreç başlı başına hukuksuzdur. En başından beri uyarılarımızı iletmemize rağmen, yönetmelikteki ve kanundaki maddeleri ilgili kurumlara hatırlatmamıza rağmen, yangından mal kaçırırcasına, her türlü eleştiri, öneriyi göz ardı ederek Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından ihale gerçekleştirildi. ÇED Nihai kararı olmadan ihaleyi yaptılar. Bu kararı bekleme gereği bile duymadılar. Çevre Kanuna, yönetmeliklere değer vermediklerini gösterdiler. Çevre mevzuatının yok sayılmasının aynı zamanda çevre mühendisliği mesleğinin, meslektaşlarımızın da yok sayılması anlamına gelmektedir.
Aynı ihalede Sayın Bakan Binali Yıldırım‘ın "çukur verdik, 90 milyar aldık" cümlesi ise hepimizi çok üzdü. Çevre sorunlarına yaklaşımın sağlıklı olmadığı, hükümetin izlediği politikaların halk sağlığı ve çevre sorunlarının çözümünü dert eder nitelikte olmadığını gördük. Bunun yanında, seçilen alan ciddi bir ekolojik yapıya sahip, ülkemiz AB üyesi ülkelerden daha fazla biyolojik çeşitliliğe sahip, yani yaşam dolu. %80 orman, 70‘i aşkın sulak alan var. Rüzgar yönü sıkıntılı, zemin uygun değil... Tüm bunlara rağmen o alana bir Avrupa‘nın en büyük havalimanını yapmayı planlıyorlar. Kamu yararından uzak, halk sağlığını tehdit eden, kamu bütçesine zarar veren bu projeye karşı kaygısız kalamazdık. Odamızın yanında, Orman Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, Ziraat Mühendisleri Odası da yer aldı ve birlikte bu hukuksuzluğa, doğayı yok edecek projeye karşı ÇED Olumlu kararının iptali için davamızı açtık. Umarız bu hukuksuzluktan vaz geçilir ve İstanbul‘a, ülkemize hayat veren bu doğal alanlar korunur. "