‘Yastayız` demiştik bundan tam bir yıl önce, Soma`da 301 canın yittiğini öğrendiğimizde. O günlerde herkes, yapılan yanlışlar, alınmayan önlemler, ülkemizde sayısı giderek artan iş cinayetlerine dair bir şeyler söylüyordu. Konuşanlar arasında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Bunlar olağan şeylerdir. Literatürde iş kazası denilen bir olay vardır. Bunun yapısında, fıtratında bunlar var. Hiç kaza olmayacak diye bir şey yok` demiş, hükümetin alması gereken sorumluluğu ‘fıtrat`a yüklemişti.

O gün,   "ulusal yas" ilan edilmeli, belleklere kazınmalı ve iş cinayetlerinin yaşanmaması için alınacak önlemler biran önce sendikaların, meslek odalarının katılımı ile kamu yararı gözeten bir perspektifle belirlenerek hayata geçirilmeli demiştik. Ardından, TBMM`deki bütün milletvekillerine e-posta göndererek, #SomaKanunu etiketiyle sosyal medyada hareket başlatarak, TBMM`de gurubu bulunan bütün siyasi liderlere, grup başkan vekillerine, Çevre Komisyonu üyelerine, gazete, ve televizyonların Ankara temsilcilerine ziyaretler gerçekleştirip Soma Kanunu teklifimizi anlatmış, ayrıca, konu ile ilgili imza kampanyası başlatmıştık. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan randevu talebimize yanıt vermemişti . Onun dışında görüştüğümüz bütün siyasilere artık afeti yöneten değil, riski yöneten bir yaklaşımın ülkemizin her köşesinde biran önce hayata geçirilmesi gerektiğini anlatmıştık. Çevre Mühendisleri Odası olarak, Maden Kanununda yapılacak değişiklikte adının SOMA KANUNU olarak değiştirilmesini her platformda dile getirmiştik. Böylece, Soma`da yaşanan facia ve yitirdiğimiz 301 canın asla unutulmayacağını, bundan sonra benzer facialar yaşanmaması için anımsatıcı olacağını söylemiş, ÇMO olarak, bilim-emek ekseninde, Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği`nin (TMMOB) parçası olarak sürecin takipçisi olacağımızı da eklemiştik. Ne var ki, henüz Soma`da  açılan yaralar kanarken Ermenek`te, yine bir kömür madenine su dolması sonucunda 18 işçi yaşamını yitirdi. Bir çoğunun cesedine dahi ulaşılamadı.

Seçimlere doğru gittiğimiz bugünlerde hükümet üyelerinin bazıları günah çıkarmaya başladı. O gün Başbakan Erdoğan`ın ‘işin fıtratında var` dedi olay için bugün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, ‘Tabii ki, o olaylar açıkçası benim ve bakanlığımın mahcubiyetidir. Hiç şüphesiz ki en başarısız olduğumuz yerler Soma ve Ermenek`tir. Bunu en eksi hallerimiz olarak söylüyorum. Bunlar tabii afetlerden değil, kusurlardan oldu` dedi. O gün, biz mühendisleri vatan haini ilan edenlere, seçim dönemindeki elektrik kesintisini trafoya giren kedi diye açıklayan, Mart ayında Türkiye`nin neredeyse tamamındaki elektrik kesintisinin nedenini ise hala tam olarak açıklayamayan Sayın Bakana soruyoruz: 

Yalnızca Soma ve Ermenek`de yaşanan facia bile, Mersin-Akkuyu`da ve Sinop`ta yaşanabilecek olası bir nükleer santral faciasında ne kadar büyük bir felaketle karşı karşıya kalabileceğimizi de gösteriyor. Biz mühendisleri duymanız, bizi ciddiye almanız için bir nükleer santral kazası yaşanması, geri dönüşü olmayan bir yola mı girilmesi gerekiyor?

Soma, Ermenek ve diğer bütün iş cinayetlerinde yaşanan faciaların nedeni, özelleştirmeler, taşeronlaştırmalar, riski değil afeti yönetme politikaları, sendikasızlaştırmalardır. Ülkemizde yaşanan iş cinayetlerinden artık ders çıkarılmalı, mevzuat, sendikal örgütlülük, risk ve afet yönetimleri sağlıklı bir hale getirilmeli, rantı değil emeği, sermayeyi  değil insanı merkezine koyan yasal önlemler alınmalıdır. 

ÇMO olarak, sürecin takipçisi olduğumuzu yineleyerek, her iki maden faciasında ve diğer bütün iş cinayetlerinde yaşamını yitiren işçi kardeşlerimizi saygı ile anıyoruz. 

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası

Yönetim Kurulu