TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
TMMOB
Çevre Mühendisleri Odası
`YANGIN, DAĞIN GÖRÜNEN YÜZÜ`

Bugün Tekirdağ`ın Çorlu ilçesinde sabah saatlerinde kimyasal üretim yapan bir fabrikada endüstriyel kaza yaşanmıştır. Yangının söndürülmesi çalışmalarını sürdüğü belirtilerek, patlamaların olduğu vurgulanmıştır.

Derhal mevzuatta erteleme yapan, görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyen kişi ve kurumlar hakkında inceleme başlatılmalıdır.

UYARIYORUZ!

Ülkemizde daha büyük endüstriyel kazaların yaşanması içten bile değildir. Çünkü ülkemiz bu kazaların risklerinin azaltılması, engellenmesi ve kaza sonrası afet yönetimine hazır değildir.

Kazalar, facialar yaşanmadan önlemlerin alınması mümkündür. Bu konu literatürde "proses güvenliği" veya "risk yönetimi" olarak adlandırılmakta, "afet yönetimi" ise risk yönetiminin ardından olası kaza sonrasında önem kazanmaktadır. Dolayısıyla, kazalar olmadan riskin değerlendirilmesi, gerekli önlemlerin, raporların, planlama çalışmalarının yapılması gerekmektedir.

Yaşanan olası faciaların ardından afet yönetimi sağlıklı, hızlı, çözüm odaklı, koordineli bir biçimde yapılabilmelidir. Yönetmelik kapsamında, tesislerin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`nın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı`nın ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı`nın (AFAD) sorumluluğu bulunmaktadır.

Ülkemizde yaşanabilecek büyük endüstriyel kazalara dair mevzuatın adı ve içeriği olmakla beraber uygulaması ne yazık ki bulunmamaktadır. Kocaeli, İstanbul, Trakya, İzmir gibi sanayinin yoğun olduğu bölgelerde herhangi bir tesiste yaşanabilecek olası bir kaza, patlama, bu tesisteki kimyasal, tehlikeli maddelerin havaya, suya ve toprağa yayılmasına neden olabilecek, bu maddeler bir kimyasal silah görevi görerek geniş kitleleri etkisi altına alabilecektir. Öte yandan, bir tesiste yaşanabilecek bir kazanın, çeperindeki tesislerde, konutlarda ne gibi "domino etkileri" yaratabileceği de önem arz etmektedir. Benzer bir sorun, 1999 yılında yaşadığımız büyük Marmara depreminde ortaya çıkmış ve sanayi tesislerinde çıkan yangınlar nedeniyle çevre kirliliği ve halk sağlığı sorunları oluşmuş, yangın riski nedeniyle evler boşaltılmak zorunda kalınmıştı.

MEVZUAT VAR UYGULAMA YOK!

Yönetmelik 2010 yılında yayımlanmış, 2 yıl sonra yürürlüğe gireceği belirtilmiş fakat daha sonra ertelenmiş ve 30.12.2013 yılında tekrar yayımlanarak uygulanması gereken maddeler 2017, 2016 yıllarına ertelenmiştir. Yine ertelenen maddeler arasında;

-Tesislerin tehlike risklerini azaltmaları koşulu 2017 yılına,

-AFAD`ın olası kazalara dair ne gibi önlemler alacağını, neler yapması gerektiğini, güvenlik önlemlerini içeren "harici acil durum planı" hazırlama şartı 2017 yılına,

-Tesislerin depoladıkları kimyasal ve tehlikeleri maddelere dair yapacakları bildirimler haricinde tüm yönetmelik maddeleri (tesislerin hazırlaması gereken dahili acil durum planları, günvelik rapoları ve bunların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından onaylanmaları vb) 2016 yılına ertelenmiştir.

"Beyan Esastır" Yaklaşımı ile Çevre ve Halk Sağlığı Korunamaz!

Tesisler hali hazırda, depoladıkları kimyasal ve tehlikeli maddeleri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`nın kurduğu internet sitesi üzerinden "beyan" etmekte, sistem de otomatikman tesisi farklı yükümlülükleri olan "üst seviye", "alt seviye" veya "kapsam dışı" olarak nitelendirmektedir. Şirket sahiplerinin bildirecekleri miktar üzerinden Bakanlık bildirimi kabul etmektedir. Bu durum tesislerin yükümlülüklerden kaçmak adına düşük beyanlar yapabilme imkanı yaratmaktadır.

Hali hazırda 20.000`e yakın tesisin bu bildirimi yapması gerekirken, yaklaşık 6000 tesisin bildirim yaptığı, sistem tarafından bunlardan yalnızca 350 civarında tesisin üst seviye tesis olarak tanımlandığı bilinmektedir. 5000`e yakın tesisin ise kapsam dışı olarak sistemde yer aldığı görülmektedir. Özellikle kapsam dışında yer alan tesislerin biran önce denetlenmesi gerekmektedir.

Ertelemenin Yanında Ciddi Eksiklikler de VAR!

Büyük endüstriyel kazaların engellenmesi için en önemli konu domino etkisine de neden olan "arazi kullanım planları"dır. Bu konuda AB mevzuatında olmasına rağmen, ülkemizdeki mevzuatta herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Yani  Kapsam dahilinde bulunan tesislerden kaynaklanabilecek tehlikeler göz önünde bulundurularak, tesis çevresindeki yapılaşma, kamu binaları, sanayi alanları vb gibi konulara ilişkin imar planlarına dair düzenlemeler göz önünde bulundurulmamıştır.

Kamuoyunun bilgilendirilmesi konusunda yeterli düzenlemeler bulunmamaktadır. Bölgede yaşayan halkın olası kazalara dair ne yapması gerektiği hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Öte yandan, yönetmelik ekinde tanımlanan listelerdeki kimyasal maddeler Ülkemizde, AB`nin 1272/2008/AT Sayılı CLP Tüzüğünü uyumlaştıran ve 11 Aralık 2013 yılında yayımlanmış olan Maddelerin ve Karışımların sınıflandırılması, Etiketlenmesi ve Ambalajlanması Hakkında Yönetmelik kapsamında yeniden düzenlenmelidir.

ÇEVRE MEVZUATINDAKİ ERTELEMELER VE DENETİMSİZLİK DAHA BÜYÜK SORUNLARA NEDEN OLACAK!

Soma`da yaşanan faciadan ders çıkarılmadığı sürece daha ciddi sorunlara gebe olunduğu açıktır. Çevre sorunlarının kitlesel etkisi göz önünde bulundurulduğunda, çevre mevzuatında yaşanan eksikliklerin çok geniş coğrafyaları etkileyebileceği, kitlesel ölüm ve hastalıklara neden olabileceği su götürmez bir gerçektir. Bu nedenle çevre mevzuatının kamu yararı perspektifi ile düzenlenmesi ve ertelemelerden vaz geçilerek, uygulamaların başlaması ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ve ilgili tüm kurumların denetimlere ağırlık vermesi gerekmektedir.

Kocaeli, Trakya Bölgesi, İstanbul, İzmir ve kimyasal, tehlikeli madde depolayan tesislerin olduğu tüm kentler tehlike altındadır. SEVESO yönetmeliği, bu perspektifle ele alınmalı ve ertelemeler kaldırılarak acilen çalışmalar başlatılmalıdır.

Saygılarımla,

Baran Bozoğlu

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası

 

Yönetim Kurulu Başkanı

07.07.2014 00:00
Okunma Sayısı: 1049