YANGINLAR, TAHSİSLER, İZİNLERLE KAYBETTİĞİMİZ ORMANLAR GELECEĞİMİZDİR!
YANGINLAR, TAHSİSLER, İZİNLERLE KAYBETTİĞİMİZ ORMANLAR GELECEĞİMİZDİR!
Ülkemiz genelinde, sıcak hava dalgalarıyla beraber haziran ayında başlayan ve çoğunluğu başta İzmir olmak üzere Ege Bölgesi’nde görülen orman yangınları, temmuz ayında da ciğerlerimizi yakmaya devam ediyor. Kapımıza kadar dayanan yangınlar sonucunda bazı mahalleler boşaltılırken, çok sayıda insanımız bu yangınlarda yaşamını yitirmiştir. Yanan alanlarda ise sadece ağaçlar ve bitki örtüsü değil, o ekosistemin ve tarım alanlarının tüm bileşenleri de yok olmakta veya yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalmaktadır.
OGM’nin paylaşımlarına göre 2024 yılında (1 Ocak- 20 Temmuz) Türkiye genelinde meydana gelen 1830 orman yangınında 9114 ha alan yanmıştır. 20-21 Haziran 2024’de Diyarbakır Çınar ile Mardin Mazıdağı ilçeleri arasındaki ekili alanlarda resmi olmayan verilere göre 1500 ha’ın üzerinde alan yok olurken, İzmir ve çevresinde Selçuk (350 ha), Çeşme – Germiyan, Menderes (150 ha) Çeşme Delikli Koy, Bergama, Manisa Soma Deniş, Foça ve Gaziemir’de orman yangınlarında resmi olmayan EFFIS (Avrupa Orman Yangıları Bilgi Sistemi) verilerine göre toplamda 2000 ha’ın üzerinde alan etkilenmiştir. Bununla birlikte Diyarbakır-Mardin’deki yangınlarda 15 sivil, İzmir Çeşme Deliklikoy’daki yangında 3 sivil, Bergama’daki yangında ise Bergama Orman İşletme Müdürü hayatını kaybetmiştir.
OGM orman yangınlarının %90’ının, “insan” faktörlü sebeplerle çıktığını raporlarken, orman alanları, ormancılık amacı dışındaki tahsisler (turizm, enerji, sanayi ve yerleşim gibi) ile baskı gördüğü ve insan ile temasının arttığı gözlemlenmektedir. Bu noktada orman arazilerinin orman vasfından çıkartıldığı kararları endişe ile takip etmekteyiz. 28.06.2024 tarihli Artvin, Bitlis, İstanbul ve İzmir İllerinde bulunan bazı alanların orman sınırları dışına çıkartılması hakkında karardan sonra, 17 Temmuz 2024 tarihli Cumhurbaşkanı kararı ile Manisa’da, Balıkesir’de (Balya, Bigadiç ve Dursunbey), Amasya’da, Kastamonu’da, Muğla’da, Samsun’da, Sinop’ta ve Sivas’ta yaklaşık olarak 300 ha alan orman sınırları dışına çıkarılmıştır.
Her ne kadar, mevzuat gereği, orman sınırları dışına çıkarılan alanın en az iki katı büyüklüğündeki arazilerde orman tesis edilmesi gerekse de bu kararların uygulamasına yönelik işlemler ve tahsis edilecek alanları ormanların sağlığı ve sağlayacağı ekosistem hizmetleri açısından ne derece uygun olduğu hakkında endişe duyulmaktadır. Bu uygulamalar ile ekoloji, ziraat vb. dengeler ile oynanırken başta yangına hassas bölgeler olmak üzere ileride çıkacak orman yangını sayılarında da ivmelenmeye neden olacağı göz ardı edilmemelidir. Bu konuda yetkililere çağrıda bulunuyor ve kamuoyu vicdanında kabul görmeyen bu kararların gözden geçirilmesini talep ediyoruz.
Orman yangınlarını söndürmek için fedakârca mücadele veren OGM çalışanlarının ve bu çalışmalara destek veren Belediye kurumları ve STK kuruluşlarının cansiperane çabaları yangınlarla mücadelenin yalnız “söndürme” düzeyinde ele alınması nedeni ile yetersiz kalmaktadır. Orman ve kırsal alan yangınlarının önlenmesi için OGM ile birlikte ilgili tüm kurum ve kuruluşlar birlikte çalışmalıdır.
Yangınlara müdahale için özveri ile çalışılsa da yangın sayıları, kaybedilen alanlar göz önünde bulundurulduğunda yangın öncesi hazırlığın yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. Yangın riskini ve olası zararları azaltmak ve afet yönetim süreçlerini doğru bir şekilde tanımlamak için ilgili tüm kurumların işbirliği ile iklim değişikliği senaryoları da göz önünde bulundurularak yangın eylem planları hazırlanmalı, yeterli araç, gereç ve personel bulundurulmalıdır. Orman içi verilen izinlerin kapsamları daraltılmalı, koşul ve standartları net olarak belirlenmeli ve etkin denetimi sağlanmalıdır.
Ülkemiz için en yıkıcı afetlerinden biri olan deprem de olduğu gibi orman yangınları için de toplumun acilen bilgi ve eğitim ile yangına dirençli topluluklara dönüştürülmesi, bu toplu değişimin sağlanması için bir seferberlik başlatılması gerekmektedir.
Kamuoyu baskısının karşısında özensiz ancak popülist ve kabul görmeyen söylemlerin ötesinde iklim değişikliğine dirençli ormanların oluşturulması için günümüzün koşullarına uygun yönetim süreçlerinin planlamasına bir an önce başlanmalıdır.
İnsan kaynaklı orman yangınları sayısı artarken, orman köylülerinin varlığını sürdürecek, orman ve orman yangın kültürü olan orman köylüsünün istihdam yaratılarak şehirden köye geri dönüşünü sağlayacak kökten bir değişim öncelikli bir ülke politikası olarak hayata geçirilmelidir.
Yanan alanların miktarı ve yanık orman alanlarında yapılacak çalışmalar şeffaf şekilde Acil Eylem Planları hazırlanarak ve kamuoyu ile paylaşılarak yönetilmelidir. Yanan ve ardından ülke kaynaklarımız ile yenilenen bu alanların ise iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik ve ormanın sağladığı ekosistem hizmetleri önceliklendirilerek ele alınmalıdır.
Biyolojik çeşitliliği ve ekosistem hizmetleri ile yaşam kaynağımız olan ormanlarımızı korumak için tüm halkımızı ormanlar sahip çıkmaya, orman yangınları başta olmak üzere ormanlara zarar verecek tüm tehditlere karşı sorumluları daha etkin tedbirler almaya davet ediyoruz.
Yangında yaşamını yitiren tüm canların üzüntüsünü derinden hissediyor, kamu görevlilerimizin ve vatandaşlarımızın sevenlerine sabırlar diliyoruz.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi