YIRCA`DA AĞAÇ KATLİAMI
Doğasını, ekmeğini, toprağını korumak için mücadele veren köylülere karşı gösterilen zorbaca tavır ülke tarihimize kara bir leke olarak geçmiştir. Sadece yurttaşlara değil, yüzyıllar boyu yaşayabilen, tarım alanı ve zeytinlik alan vasfına sahip bölgede bulunan zeytin ağaçlarına da aynı zorbalık gösterilmiştir. Büyük emeklerle yetiştirilen zeytinlerin dahi toplanmasına izin verilmemiştir.
Söz konusu termik santral projesinin ÇED olumlu kararı 17 Mart 2014 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilmiştir. ÇED raporunun detaylı incelemesi, firma tarafından verilen taahhütler ve taahhütlerle somut uygulamaların karşılaştırılmasını yapmak adına Yırca Köyü`nde proje sahasında incelemelerim büyük oranda tamamlanmıştır.
Aşağıda belirttiğim hususlar ÇED raporundaki sorunlardan sadece bazılarıdır. Daha detaylı bilgiler ÇED olumlu kararı iptal davası metninde yer alacak ve kamuoyu ile de paylaşılacaktır.
- 1/100.000`lik planın iptal edildiği belirtilmektedir. Yani saha plansızdır. Üst ölçekli plan olmadan inşaat izni alınamamaktadır. Peki inşaata nasıl başlanmıştır? (ağaçların kesilmesi, arazinin hazırlanması v.b.)
- 3. Halkın katılımı toplantısı 3500 m uzaklıktaki Soma merkezde yapılmıştır. Oysa en yakın yerleşim olan 1125 m mesafedeki Yırcalı köyünde yapılması gerekirdi. Sırf bu nedenle bile ÇED olumlu kararının iptal edilmesi gerekmektedir. Çünkü yönetmelikte ve ÇED sürecinin ilkelerinde en yakın yerleşim yerinde ve halkın kolaylıkla ulaşabileceği yerde toplantıların yapılması zorunluluktur. Yırca Köylülerinin, yani ağaçları proje alanında olan insanların toplantıya katılımları için çaba harcanmamış, ÇED süreci adeta köylülerden kaçırılmıştır.
- Proje kapsamında elden çıkacak tarım alanı miktarının belli olmadığı yazılmıştır. Bu netleşmeden kesinlikle ÇED kararı verilmemeliydi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı büyük bir hata yapmıştır. Tarım alanı bile belirtilmeden, tespit edilmeden nasıl ÇED olumlu kararı verilebilir? Nasıl çevresel ve sosyal etkiler değerlendirilebilir?!
- Raporun 3 yerinde 4086 sayılı "Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılaştırılması Hakkında Kanuna" göre zeytincilik araştırma istasyonundan izin alınarak faaliyete başlanacağı taahhüt edilmiş. Bu izin alınmış mıdır? Öte yandan, alınacak izin, raporun ekinde bulunan ekolojik değerlendirme raporunda da belirtildiği gibi sadece faaliyetin (kurulacak termik santralin çalışması ile birlikte) zeytin ağaçlarının gelişimi ve üremesini engelleyip engellemediğine ilişkin bir izin olabilecektir. Yani kesilmesiyle ilgili değil…
- Raporda, zeytin ağaçlarının taşınacağından bahsedilmiş ama nasıl, nereye, kaç ağaç taşınacağı ve buna ilişkin izin sürecinden bahsedilmemiştir. Ağaçlar hukuken, ekolojik olarak, bilimsel olarak kesinlikle kesilemez ve sökülmez!
- İlgili bölümlerde dosyada modellemelerde kullanılan meteorolojik verilerin 44 km mesafedeki Akhisar istasyonundan alındığı belirtilmiştir. Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü`nün internet sitesinde 18040 Numaralı Soma Meteoroloji İstasyonun ölçüm yaptığı bilgisi yer almaktadır. Ancak bu istasyonun verileri kullanılmamış, daha uzak bir istasyon verisi kullanılmıştır.
- Modelleme çalışmasında 2004 verilerinin kullanılması ise büyük bir skandaldır. Bakanlığın değerlendirme sırasında bu konuları görmemesi düşündürücüdür. Modelleme çalışmasında yapılan bu hatalar termik santralin çalışması ile birlikte en önemli etki olan hava kirliliğinin ön görülemediğini göstermektedir. Bakanlığın en çok sorgulaması gereken bu konunun ÇED raporunda büyük hatalarla geçiştirilmesi çok ama çok büyük bir yanlıştır. Direk olarak halk sağlığı ile oynanmaktadır.
- Raporun hiçbir yerinde zeytin ağaçlarının kesileceğinden bahsedilmemektedir. ÇED raporunda belirtilmeyen bir husus uygulamada gerçekleştirilemez.
- Çevresel fayda maliyet analizinde elden çıkarılacak zeytinlikler ve tarım ürünlerinden bahsedilmemektedir.
Sadece birkaç örnekte bile ÇED raporunun gerçekleri yansıtmadığı görülebilmektedir. Öte yandan, çevresel etki ve sosyal etki değerlendirmeyle ilgili hususlar raporda yeterince bilimsel olarak yer almamaktadır. Halk sağlığı ile, yaşam hakkı ile oynanmaktadır. Tarım arazilerinin yok edilmesi süreci hızlandırılmaktadır.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bir yandan kamu spotu ile tarım arazilerine inşaat yapmayın derken, kendisi bu katliama sessiz kalmaktadır.
Her konuda yorum yapan Çevre ve Şehircilik Bakanı, Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanı neden kendi alanları ile ilgili bu konuda yorum yapmaktan kaçınmaktadır?
NE YAPILMALIDIR?
ÇED raporundaki hatalar, yanlış ve eksik bilgiler nedeniyle, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED olumlu kararını iptal etmeli ve Çevre Kanunu Madde 15` e göre faaliyet süresiz durdurulmalıdır. Yine Çevre Kanunu 20/e maddesine göre her bir uygunsuzluk için para cezası acilen uygulanmalıdır. Madde 26`ya göre ise yanlış bilgi veren kişiler hakkında mahkemelerce işlem yapılmalıdır.
Çevre Mühendisleri Odası, bu usulsüzlükleri yapanlar hakkında suç duyurusunda bulunacak ve ÇED raporunun olumlu kararının iptali için de dava açacaktır.
Çok net olan bu usulsüzlüklere dair Çevre ve Şehircilik Bakanlığı görevini yerine getirmelidir. Aksi halde, kanunlarını yönetmeliklerini çiğneyecek, toplumda oluşmaya başlayan bakanlık/şirket ilişkilerine olan inanç güçlenebilecektir.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, bu konuda topu taca atamaz. Bu aşamada tek sorumlu ve harekete geçmesi gereken Bakanlıktır.
Çevre ve Şehircilik Bakanı, hayatında 3 dakikayı Çevre Bakanı olarak yaşamalı ve biran önce harekete geçmelidir.
Bu rapor sonrasında, Çevre ve Şehircilik Bakanının ve hükümetin harekete geçmemesi çevresel hassasiyetler ve hukuk konusunda samimiyetlerini net bir şekilde ortaya koyacaktır.
Eğer bugün ÇED raporu üzerinden tespit edilen bu sorunlara dair işlem yapılmaz ise, yarın birçok bölgede daha vahim çevre sorunları ve zorbalıklarla karşılaşılması içten bile değildir!
Saygılarımla,
Baran BOZOĞLU
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası